Kalbin temizse hikayen mutlu biter!

Kategori: Kıssadan Hisse (page 9 of 22)

Başarı için en önemli şartlardan biri destekleyici bir çevredir

Başarı için en önemli şartlardan biri destekleyici bir çevredir. Size köstek olan değil de, destek olan arkadaşlarınız olmalıdır.

Bazı zorlukları aşmış olabilirsiniz, üstesinden gelmiş olabilirsiniz ama sizi aşağı çeken insanlar varsa, bırakın ilerlemeyi, o noktada dahi kalmanız zorlaşacaktır. Çünkü enerjinizi alırlar. Motivasyonunuzu düşürürler.

Her zaman anlattığım bir konu var. Çevrenizde en sık görüştüğünüz 6 insan sizin hayatınızı şekillendiriyor, kaderinizi etkiliyor. Bizim kültürümüzde bir söz vardır; Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. Bu kadar önemlidir arkadaşlarımız ve çevremiz.

Son olarak Mevlana’nın bu konudaki bir sözüyle bitirmek istiyorum; diyor ki, kiminle gezdiğinize, kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle karga, çöplüğe götürür.

hakan_menguc_video

Neden bazı insanlar kulaklarını oynatabilir?

nedenkulak

Herkes kulağını oynatabilir mi?

Dışarıdan farkına varmak epey zor olsa da, kulaklarını oynatmayı becerebilen insanların, hepimizde var olan ama uzun zamandan beri kullanmadığımız kasları halen işler durumdadır.

Kulağı oynatmanı ne avantajı vardı?

Bu kaslar, hayvan avlarken etraftaki seslerin yerini hiç hata yapmadan tespit etmek zorunda olan Taş Devri’ndeki atalarımızın kulak kepçelerini her yöne çevirebilmelerini sağlıyordu. Bunu vahşi doğada yaşayan pek çok hayvanda da-geyiklerde, tavşanlarda- gözlemleyebiliriz.

Bu hayvanlar, olası bir tehlikeyi zamanında fark etmek ve mümkünse hemen oradan uzaklaşmak için kulaklarını sürekli oynatırlar. Biz insanlar uzun zamandır bu yetiye ihtiyaç duymuyoruz ama az sayıda insan kulaklarını hala birazcı oynatabiliyor.

Ney ile 30 dakika meditasyon

hakanmengucyenicamiMeditasyon eskiden ülkemizde bir Hint geleneği olarak algılansa da, sanırım artık herkes meditasyonun zihnimizi dinlendirmek için bir egzersiz olduğu konusunda hem fikirdir. Hindistan ve Japonya’da daha popüler olması meditasyonu herhangi bir dinin parçası haline getirmez.

Ayrıca tasavvuf geleneğindeki tefekkür, halvet gibi kavramlar da meditasyonun daha ayrıntılı biçimlerini açıklamaktadır. Meditasyon uyguluyacılarının özel nefes teknikleri olduğu gibi sufi öğrencilerinin de haps-i nefes, Hu nefesi, Hayy nefesi gibi uyguladıkları özel nefes teknikleri vardı.

Ayrıca bir neyzen olarak şunu söylemeliyim ki, ney üflemek tam bir meditasyon. Dinleyen için ne kadar etkiliyse, üfleyen için bir o kadar daha etkili. Ayrıca Mevlevi geleneğinde dem üfleme, yani neyin kalın seslerini hiç melodi çalmadan düz bir şekilde üfleme çalışmaları vardır. Bunlar bir müzik aletinde daha başarılı olmak için değil, zihni dinlendirme ve nefsi terbiye yolunda uygulamalardır.

Zen meditasyonlarında (zazen) doğayı gözlemleyerek veya akan dereyi izleyerek yapılan meditasyon çalışmaları vardır. Aynı şekilde sufi ustaları da öğrencilerini sık sık doğaya çıkarır ve doğanın gözlemlenmesini ister. Özellikle Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin Mesnevi’sinde doğaya çok ayrıntılı bir yer verilmiş.

Su sesinin insanın zihnini rahatlattığını bildiğimiz gibi son 20 yılda yapılan çalışmalar ney sesinin de su kadar etkisi olduğu konusunda sağlam kanıtlar sunmuştur.

Aşağıda ney sesi, su sesi ve kuş sesleri ile yapabileceğiniz bir meditasyon müziği vardır. Kayıdı ben hazırladım, neyi de ben üfledim.

Meditasyon için ister uzanın, ister oturarak yapın ama mutlaka kendinize her gün meditasyon ve zihninizi dinlendirmek için zaman ayırın. İyi dinlemeler ve iyi dinlenmeler.

Sorularınız için bize iletişim sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

Şemsi Tebrizi’den Sözler

Azeri Türkü olan Şems-i Tebriz’i Konya’ya geldiğinde Mevlana’nın hayatını değiştirmişti. 62 yaşında olan Mevlana Şems’ten sonra çok değişmişti. Tebriz ve Tahran’da Mevlana Terapi üzerine çalışmalar yaptığım hocam bana şöyle demişti; Şems’ten önce Mevlana bir denizdi, ondan bilgi alabilmek için denize dalmanız, inciyi, mercanı bulup çıkarmanız gerekirdi. Şems’ten sonra ise güneş oldu. Herkese ışığını yaydı. Mevlana’nın meşhur Mesnevi’si Şems’ten sonra yazılmıştır. Şems ile Mevlana’nın arasında ne gibi özel haller yaşandığını kimse bilmiyor ama Allah dostlarının yaygın kanısı, Şems’in Mevlana’ya ledün ilmini öğrettiği ve ikisinin de bu konuda geliştiği yönünde.

> Kır kalemin ucunu. Bundan sonraki yolculuğumuz aşk yolculuğudur. Aşkı kalem yazmaz ki kitaplarda bulasın.
> “Her şeyi senin için var ettim diyen Rabb’e, her şeyi senin için terk ettim” diyebilmektir AŞK.>
> Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek; bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?
> Hayatta her şey olabilirsin; fakat önemli olan hayatın içinde “insan” olabilmektir.
> Dürüstlük bir şehirdir, ben de o şehrin sultanıyım, Onda kendim yaşayayım, kendim öleyim, kendim korunayım…
> Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun. Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?
> Sevmeye layık olmayanı hatırlayarak değerli etme! Dönmek mi istiyor, bir şans daha verme. Unutma; sevgi yürekli olana yakışır.
> Otunu, suyunu bilmediğin gönüllerde koyun gütme! Yoksa ‘kaçıracağın keçilere’ çobanlık yapamazsın…
> Ey aşk! Seni senelerce yaban ellerde, hoyrat dillerde aradım. Oysa bendeymişsin bilememişim. Oyalanmışım. Kalakalmışım.
> Sanmayasın ki; aşk akıl işidir. Gül ki her gönlün mürşididir. Kimini kokusuyla şad eder. Kimini de dikeniyle irşat eder.
> Kalp ruha der ki: ben severim, âşık olurum; ama acısını nedense hep sen çekersin. Ruh da cevap verir: Sen yeter ki sev.
> Güzel bir gülü, güzel bir geceyi, güzel bir dostu herkes ister. Önemli olan gülü dikeniyle, geceyi gizemiyle, dostu tüm derdiyle sevebilmektir.
> Bir gül kadar güzel ol; ama dikeni kadar zalim olma. Birine öyle bir söz söyle ki, ya yaşat ya da öldür; ama asla yaralı bırakma.

> Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden bilebilirsin hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını.
> Hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil… Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol; silenlerden değil…
> Diyorlar ki dost acı söyler? Acıyı söyleyene dost denilmez ki! Seni sevmeyen acı söyler dostun sana söyleyeceği acı dahi olsa senin canını acıtmayacak şekilde tatlı dille söyler.
> Şeriat der ki: Seninki senin, benimki benim. Tarikat der ki: Seninki senin, benimki de senin. Marifet der ki: Ne benimki var ne seninki. Hakikat der ki: Ne sen varsın, ne ben.
> Söylediklerimin hepsinden vazgeçtim, pişman oldum. Çünkü ne sözde www.orjinalsozler.com mana, ne de mana da söz kaldı.
> Mühim olan yükseklere çıkıp hayata tepeden bakmak değildir; mühim olan ne kadar yükselsen de her şeye eşit mesafeden bakabilmektir.
> Eğer Allah seni bana yazmışsa, benden kaçışın yok! Lakin kader seni benden almışsa, ağlamaya lüzum yok.
> Ey İnsan Kafdağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma; her şeyin bir hesabı var üzdüğün kadar üzülürsün.
> Aşık odur ki, Allah’tan aldığı aşk emanetini Allah’a verir. Aşk mezhebinde her şey yüce Aşk’a kurbandır.
> Kader; yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergâh bellidir. Ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse, ne hayatın hâkimisin, ne de hayat karşısında çaresiz.
> Ya tam açacaksın yüreğini, ya da hiç yeltenmeyeceksin! Grisi yoktur aşkın, ya siyahı, ya beyazı seçeceksin.
> Cehennem gibi olmalı, cehennemi bile yakıp yandıracak bir gönül istemeli… Ki o gönlün önüne iki yüz deniz çıksa, hepsini de yaksın, yandırsın. Onun tek bir dalgası bilindik denizlere taş çıkartsın.
> Gıybet etme sakın, bil ki dedikodu denilen şey mıknatıs gibi kötü enerji çeker. Kimsenin aleyhine konuşma, uzaktan atıp tutma, insanları kem dille yargılama, bil ki yanılırsın.
> Bildiklerini unut. Diyor dost. Gel al eline bir silgi, şu yeni başlayan güne bilgilerini silmekle başla
> Hayata tepeden bakarsan insanların sadece tepesini görürsün. Hayata daima insanlarla aynı mesafeden bak. O zaman insanların hem yüzünü, hem kalbini görürsün.
> Yaşarken anlayamadıkları değerleri, öldükten sonra anlamanın kimseye faydası yok. Sevdiğinizi dirileştirmenin yolu, hayatın tazeliğinde itiraf ve ifade etmektir.
> Sığ suları en hafif rüzgârlar bile coşturabiliyor. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar. Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor. Anladım ki susan her şey derin ve heybetli.
> Bazen uzaklaşmak gerekir, yakınlaşmak için… “Bazen hatırlamak gerekir, hatırlanmak için… “Bazen ağlamak gerekir, açılmak için… “Bazen anmak gerekir, anılmak için… “Bazen de susmak gerekir, duymak için…
> Bir şey yap, güzel olsun. Çok mu zor? O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi dönmüyor? Öyleyse güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz. Beceremez misin? O zaman güzel bir şeye başla. Ama hep güzel şeyler olsun. Çünkü Her insan ölecek yaşta…
> Kuralların olsun, ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma. Bilhassa putlardan uzak dur, dost Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma! İnancın büyük olsun, ama inancınla büyüklük taslama!
> Hüzün ki en çok yakışandır âşıklara. Yandık, yakıldık; ama hüzünden yana asla yakınmadık. Ne de olsa biz mahzun bir Peygamberin ümmeti değil miyiz? Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de.
> Anladım ki: insanlar; susanı korkak. Görmezden geleni aptal, affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar. Oysaki biz istediğimiz kadar hayatımızdalar… Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar…

hakanmengucsamsunkitap

Kalbi temiz olanın hikayesi mutlu sondur hep

Kalbi temiz olanın hikayesi mutlu sondur hep.
Evet, o bazen kötü şeyler yaşar.
Hatta genelde iyi olduğu için kızar,
kötü olabilmek için bile zorlar kendini.
Ama kötü değildir, olamaz. Kendine yakıştıramaz.
Çünkü bilir, birini üzmek istersen;
gün gelir sende aynı duruma düşersin.
Çünkü bilir, birinin kötülüğünü istersen
yarın kötülüğünü istediğin şey senin başına gelir.
Bu yüzden geceleri kafasını yastığa koyduğunda vicdanı rahattır. İşte onu diğerlerinden farklı yapan en önemli zenginliği budur..

Samsun Çarşamba Seminer ve Göğceli Cami

Samsun Çarşamba’dan selamlar. Yarın Çarşamba’da seminerimiz var. Bugün Göğceli camiini ziyaret ettik. Tek çivi çakılmadan yapılan ve tamamen ahşap olan cami 1206 yılında yapılmış. Osmanlı’dan bile eski olan Göğceli camii hala ayakta ve ibadete açık. Camiinin tamamen ahşap oluşu ve farklı mimarisi aynı zamanda bir mezarlık içinde bulunuyor olması insanın haleti ruhiyesini derinden etkiliyor. İşte sizin için çektiğimiz fotoğraflar…

 

gogcelicami hakanmengucgogcelicami hakanmengucsamsuncivisizcami hakanmengucsamsunkitap samsuncarsamba samsuncarsambahakanmenguc

Ney Sesi ile Terapi

Su ve Ney Sesi: Osmanlı’dan Günümüze Bir Şifa Yolculuğu

Osmanlı döneminde, su ve ney sesinin birleşimi, şifa arayışında önemli bir rol oynamıştır. Gevher Nesibe Şifaiyyesi, Manisa Bimarhanesi ve Mimar Sinan’ın eseri olan Sultan II. Beyazid Şifahanesi gibi birçok sağlık merkezinde bu iki element, tedavi süreçlerinin ayrılmaz bir parçası olarak kullanılıyordu.

Bu blog yazısında, bu geleneksel şifa yöntemlerinden ilham alarak hazırladığım 10 dakikalık özel bir kayıt paylaşıyorum. Kayıttaki amacım, su sesinin rahatlatıcı etkisi ve saba makamında üflediğim neyin huzur veren melodileriyle sizlere bir gevşeme anı sunmak. Yakın zamanda, daha uzun süreli versiyonları da sizlerle paylaşmayı planlıyorum. İyi dinlemeler dilerim.

Bu kaydı, etrafınızdaki diğer insanlarla da paylaşarak, onların da bu benzersiz deneyimden faydalanmalarını sağlayabilirsiniz.

Unutmayın ki bu tür müzikal uygulamalar, tıbbi tedavilerin yerine geçmez. Bunlar, tıbbi tedavinin yanında moral ve manevi destek sağlayarak, iyileşme sürecine katkıda bulunabilirler.

Osmanlı’dan günümüze ulaşan bu şifa geleneği, modern zamanlarda da değerini korumakta ve pek çok kişiye huzur veren bir alternatif olarak ön plana çıkmaktadır. Müziğin ve doğanın iyileştirici gücünü keşfedin ve bu eşsiz deneyimin parçası olun.

Bandırma Kişisel Gelişim Semineri

Bandırma’da Bandırma Belediyesi ve Bandırma Denetimli Serbestlik kurumuna ‘Pozitif Düşünce’ konulu iki seminer verdik. Seminerimizi ilgi ile izleyen ve salonu dolduran tüm katılımcılarımıza ve bizimle pek alakadar olan Dursun beye ve Nilay hanıma teşekkürler.

bandirma

Kapadokya Kişisel Gelişim Semineri

Kapadokya Meslek Yüksek Okulu’nda, Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, Ahmet Nedim Kilci, Hüsamettin Oğuz ve Dr. Sara’nın katılımı ile ney dinletisi gerçekleştirdik.

Yoğun bir katılım ile salonumuzu dolduran Kapadokya Meslek Yüksek Okulu öğrencilerine, güzel misafirperverliği için Kapadokya Meslek Yüksek Okulu’na teşekkür ederiz.

kapadokyahakanmenguc

 

kapadokyakisiselgelisim

Hakan Mengüç’e en iyi konuşmacı ödülü

Kayseri Erciyes Üniversitesi Turizm Fakültesi öğrencileri Hakan Mengüç’ü ‘yılın en etkili ve başarılı konuşmacısı’ seçti. Hakan Mengüç ödülü Erciyes Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Kurtuluş Karamustafa’nın elinden aldı. Ödül taktimi sırasında Kayseri Talas Kaymakamı ve Kayseri Kocasinan kaymakamı da hazır bulundu.

 

2016odulkayseri

(Soldan) Kayseri Talas Kaymakamı, Kayseri Kocasinan Kaymakamı, Hakan Mengüç, Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa

 

hakanmengucodulkayseri

kayserikisiselgelisim

Kayseri Erciyes Üniversitesi Bilinçaltının 7 Sırrı Kişisel Gelişim Semineri Hakan Mengüç

Kıbrıs Kişisel Gelişim Semineri

Kıbrıs’ta ‘Bilinçaltının 7 Sırrı’ adlı bir kişisel gelişim semineri gerçekleştirdik.

Seminerimize 800 Kıbrıs’lı katıldı.

Kıbrıs’lılar bizi muhteşem ağırladı, kendilerine çok teşekkür ediyoruz. İnşallah yakın zamanda tekrar geleceğiz.

Kibrisseminerhakanmenguc