Sen yola çık, yol sana görünür!

Kalbin temizse hikayen mutlu biter!

Arşivler (page 33 of 40)

Beş buçuk Gün Yaşam Mücadelesi

Hepimiz kapasitemizin şu an da kullandığımızdan çok daha fazla olduğunun farkındayız ama bunu bilinçli olarak düşünüp, kapasitemizi artırma üzerine çalışmıyoruz, ta ki başımızdan zorlayıcı bir olay geçene dek….

Aron Raltson’ın inanılmaz yaşam mücadelesini sizlerle paylaşmak istedim.

2003 yılında, Nisan ayının 26. gününde, kimseye haber vermeden Utah’ın muhteşem Blue John Canyon’una kendi deyimiyle “parkta gezi” yapmaya gidiyor. Deneyimli bir sporcu olan Ralston’ın onu neredeyse ölüme sürükleyen inanılmaz deneyiminin kilit noktası da bu. Hiçkimseye hiçbir şey söylemeden, adete insanlardan kaçarak gittiği kanyonda, aslında hayatında yer alan insanların ne kadar değerli olduğunu acı bir şekilde deneyimliyor.

Aron Ralston gezdiği bölgeyi fotoğraflamak için yanına video kamerasını da almıştı.

Kanyonun gizli kalmış, karanlık köşelerinde dolaşırken ansızın hayatını tamamen değiştirecek bir şey oluyor; 400 kiloluk bir taş sağ kolunun üzerine devrilerek onu kanyonda dar bir alana sıkıştırıveriyor ve onu orada tam beş buçuk gün boyunca esir alıyor! Yanında çok az suyu ve yiyeceği olan Ralston’ı kimsenin ne duymasına ne de bulmasına imkan var. Ralston’ın yanında taşıdığı video kamerası onu hayatta tutan tek şey. Oradan kurtulamayacağını anlayınca, ailesi ve yakın arkadaşlarına hoşçakal mesajları kaydediyor. “Bedenimi bulduğunuzda bu videoları aileme ulaştırın” diye başlıyor kayıtlarına. Vasiyetini, yakılmak istediğini, pişmanlıklarını dile getiriyor. Çantasındaki, kayayı oymaya çalışmaktan körleşmiş küçük bıçağıyla ismini, doğum ve ölüm tarihlerini kanyon duvarına kazıyor, üzerine de ekliyor: RIP.

Aşağıdaki videoda Aron Ralston’ın hikayesin kendi ağzından dinleyebilirsiniz…

h

Osmangazi Üniversitesi Semineri

25-26 Aralık günleri Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Topluluğu tarafından organize edilen KAL-EM seminerlerinden birine konuşmacı olarak davet edildim.

Ekip olarak EMÖT tarafından çok güzel ağırlandık ve enerjik, neşe dolu bir seminer gerçekleştirdik.

Seminerden bazı resimleri sizlerle paylaşmak istedim.

Seminer fotoğraflarını görmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Yardım Kuruluşları Coca-Cola’dan Ne Öğrenebilir?

Melinda Gates, tam bir iyilik elçisi. Eşi Bill Gates ile birlikte her yıl milyarlarca doları yardım kuruluşlarına ve Afrika, Hindistan’daki çocuk ve annelerin sağlıklı yaşamaları için çalışan gönüllü kurumlara aktarıyorlar.

Ve şimdi de dünyanın ikinci en zengin insanı Warren Buffet’la bir kampanya başlattılar.

SÖZ VER! (The Giving Pledge)

Warren Buffet – Bill Gates – Melinda Gates

Bu kampanyayı daha iyi anlamak için aşağıdaki habere bir göz atalım;

Sosyal paylaşım sitesi Facebook?un kurucuları Mark Zuckerberg ve Dsutin Moskovitz de, milyarder Warren Buffet ve Bill Gates?in öncülük ettiği yardım kampanyasına servetlerinin yarısını bağışlama sözü verdi.

Microsoft şirketinin kurucusu Gates ve ABD?li yatırımcı Buffet tarafından Haziran ayında başlatılan ?Söz Ver ? (The Giving Pledge)? kampanyasına bugüne kadar toplam 57 milyarder dahil oldu. Girişim tarafından çarşamba akşamı yapılan açıklamada, yeni isimlerin de kampanyaya dahil olduğu belirtildi.

Gates, eşi Melinda Gates ve Buffet, yardım kampanyası kapsamında, milyarderlere servetlerinin en az yarısı yaşamları sürecinde ya da ölümlerinin ardından yardım amacıyla kullanılması için vermesini ve bu niyetlerini bir mektupla halka açıklamalarını istiyor.

Melinda Gates aynı zamanda yardım kampanyalarının yaygınlaşması ve dünyanın en ücra köşelerine kadar yayılması için konuşmalar yapıyor. Yardım kuruluşlarının coca colanın stratejilerinden nasıl faydalanacağını anlatan bir konuşmasını aşağıda sizlerle paylaştım ve ondan önce de konuşmadaki stratejilerin küçük bir özetini geçtim.

1) Gerçek Zamanlı Bilgi

İyi planlanmış yönetim organizasyonuyla satışların hangi bölgede değil, hangi mahallede hatta hangi markette düştüğünü tespit edip hemen ona göre işlem yapabiliyorlar. Malatya’da satışlar düştü demek muğlak bir kavramdır ve sizi çözüme çok geç götürür ama Malatya’nın Doğanyol ilçesinde satışlar düştü dediğinizde daha spesifik olur, hem sorunu küçültür hem de çözüme hızla gidersiniz.

2) Yerel Girişimcileri Kullanma

Temel olarak Kazan – Kazan formülünü kullanarak herkesin kazanmasını sağlayarak ve bölgeyi bilen insanlarla çalışarak dağıtım ağlarını çok hızlı büyütüyorlar.

3) Pazarlama

Temel pazarlama stratejileri özendirme ve bunu bölgesel olarak çok iyi yapabiliyorlar. Hatırlarsanız her ramazanda Coca cola’nın ney sesleriyle başlayan ve mutlu bir aile tablosuyla biten reklamları vardır. Bu konuda daha fazla bilgiyi videoda zaten göreceksiniz. Şimdi sizi video ile başbaşa bırakıyorum…

Videoyu Türkçe altyazılı izleyebilmek için View subtitles yazan yere tıklayın ve Turkish?i seçin.

Plasebo Gerçekten Hayat Kurtarır mı?

Plasebo Etkisi

Geçen gün doktor ve psikoloji alanından dostlarımızla sohbet havasında bir toplantı yaptık. Toplantının konusu kısaca şuydu; insan sağlığınında psikolojinin etkisi ne kadardır? Beslenmenin etkisi kadardır?

Herkes fikirlerini söyledi, doktor arkadaşlarımız kendi hasta tecrübelerinden bahsettiler.  Fakat en sıradışı örneği Uzm. Dr. Ender Vardar verdi, kendisi aynı zamanda yoğun bakım uzmanı olduğu için yoğun bakımdan çıkan ve iyileşmesi tıbben imkansız olan, tümörlerin tüm vücudunu sardığı bir hastanın 6 ay sonra elinde röntgen sonuçları ile gelmesi ve hiç bir şeyinin kalmaması olayından bahsetti. Hasta kendisinden ümit kesildiği için şehirdeki yaşantısını bırakıp köyüne dönmüş. Orada ona bir hocaya gitmesini söylemişler. Hoca buna, ‘Aynen senin gibi bir hasta vardı, dediğimi yaptı ve 3 ayda iyileşti’ demiş. (Sözlü plasebo :) ) Sonra ondan ısırganotu ile balı karıştırıp sabah akşam yemesini istemiş. Ve işte sonuç, hasta tamamen iyileşmiş.

Isırgan otu ve balın kanseri ve tümörleri yok edecek bir etkisi yok ama İNANCIN var.

O gecenin sonunda hepimiz şuna karar verdik, sağlıklı bir yaşam için psikolojinin etkisi %70 beslenmenin etkisi %30. Şimdi ayrıntılara girmeyeceğim, belki başka bir yazıda bu yüzdelere nasıl vardığımızı anlatabilirim.

Şimdi plasebo nedir ona bakalım;
Placebo farmakolojik olarak etkisiz, fakat telkine dayalı ve plasebo etkisi olarak da bilinen tedavi etkisini ortaya çıkaran bir tür ilaçtır. Vücuda ağız, burun veya enjeksiyon yolu ile verilebilir.

Aslında plasebonun fiziksel anlamda tedaviye yönelik bir gücü yoktur. Sahip olduğu tedavi gücünü tamamen hastanın verilen ilacın “işe yarayacak” ilaç olduğunu düşünmesinden alır. Plasebo tıbbın bilimsel olarak açıklayamadığı bir yöne “insanların istemeleri halinde kendi kendilerini iyileştirme gücü”ne yöneliktir.

Tıbbi olarak kurtulma olasılığı zayıf görülen bir çok hasta, basitçe ölüm istatistiklerine girmekten bu güç sayesinde kurtulmuş, tıbbın çözüm bulamadığı kanserin tedavisinde çoğunlukla, yüksek moral ve iyileşme azmi olmuştur.

İşte plasebo yeterince azmi olmayan fakat tıbben tedavisi de bulunmayan hastalıkların “bu ilaç sana çok iyi gelecek ama senin de çabalaman lazım” sözleri ile anlatılan çaresidir.

Bazı zamanlar ise hiçbir hastalığı bulunmayan ama doktor kapıları aşındıran “Hastalık Hastalarının” tek reçeteli ilacıdır.

Artık Plesebo’nunda Plasebo Etkisi Var

Sizlerle bu konuda Dr. Richard Bandler‘in Transformasyon kitabından bir alıntıyı paylaşmak istiyorum;

– İnanç tüm kültürlerde muazzam bir güçtür. Plasebo olgusu bize bunu gösteren şeylerden biridir. Tüm aktif farmakolojik etmenler yani ilaçlar bir plasebo ile test edilirler. Plasebo belli bir dereceye kadar her zaman işe yaramaktadır, ilaçlar ise bazen işe yarar, bazen yaramaz.

Bilim adamları bize bunun nedeninin plasebonun insanları bir şekilde aldatması olduğunu söyler ama bu bir inanç meselesinden çok daha fazlasıdır. İşin ilginç tarafı eğer insanlar plasebonun bir şekilde bedende doğal bir tepkiyi tetiklediğine inanıyorlarsa onun plasebo olduğunu bilseler bile bedenleri yanıt vermektedir. Hatta birçok olayda yanıt seviyesi gerçekten artmaktadır.

Birkaç yıl önce bu olgudan yararlanmaya karar verdim. Bir meslektaşımla beraber boş kapsüllerle dolu şişeleri plaseboların nasıl işe yardığını anlatan araştırmaları içeren broşürlerle birlikte pazarlamaya başladım. Eğer hasta broşüre bakıp plaseboların onun rahatsızlığına sahip altı insandan beşinden işe yaradığını görecek olursa emin olmak için yedi tane içebiliyordu. Aklımızdaki fikir ilk dalga ile piyasayı temizlemek, sonrasında da %40 oranında daha inert bileşenler içeren yeni, gelişmiş plaseboyu pazarlamaktı.

Bu sırada Gıda ve İlaç Kurumu devreye girdi. Onlar herhangi bir işe yaramayacağı için bu işi yapamayacağımızı söyediler. Onlara işe yaradığını gösteren kendi araştırmalarını gösterdik. Sonrasında bunun yasa dışı olduğunu ileri sürdüler. Bu konuda aynı fikirde değildik. Boş olduğunu bilen kişilere boş ilaç kapsülleri satmanın yasa dışı tarafı nedir? En sonun bize bunun ‘ahlak dışı’ olduğunu, bu yüzden izin veremeyceklerini söylediler.

Gerçekten ekstra yardıma ihtiyaç duyan danışanlarla çalışırken onlar plasebo veriyorum. Ama onlar verdiğim şeyin sadece plasebo olduğunu bilmekle kalmıyor, aynı zamanda yine benim vermiş olduğum bir inanca da sahipler yani onların pasebo olduğunu bilmenin plaseboları daha da etkili bir hale getireceğini biliyorlar. Gerçekten de artık gerçek plasebolar kullanmıyorum. Elimin altında ne varsa onu kullanıyorum, bu da genellikle üzüm oluyor. Onlarda aynı şekilde işe yarıyor. –

Devam

Farklılaş ya da Öl

Geçen gün Bursa’dan İstanbul’a dönerken Jack Trout‘un ‘Büyük Markalar, Büyük Hatalar‘ kitabını okuyordum. Kitap sürekli tekrarlarla zihnimize şunu kazımaya çalışıyor; ‘Pazarlama bir algılar savaşıdır, ürünler değil!’ aynı zamanda Jack Trout  ‘Differentiate or die!” (Farklılaş ya da öl!) kitabından da alıntılar yapıyor.

Geçtiğimiz hafta merkezimizde arkadaşım İlkay Tercan İsim ve Yüz Hatırlama eğitimi üzerine bir eğitim verdi. İlkay’ın öğrettiği bir sürü teknikten biri de kişilerin yüzleri veya isimlerindeki farklılıkları kullanıp hafızamıza almamızdı. Çünkü farklı olan şeyler hafızamızda çok rahat ve kolay kalıyor. Mor İnek kitabıyla meşhur olan Seth Godin‘de hep şunu söyler, ‘Çağımızda ürün ve fikir çok!, ama zaman yok! Onun için insanların sizi farketmeleri ve akılda kalmanız için farklı olmalısınız.‘ (İlgili konuşmayı buradan izleyebilirsiniz )

İlkay eğitiminde farklılıklara dikkat etme konusunu anlatırken benim aklıma  o an başka bir fikir geldi, bir zamanlar birisi şöyle bir şey demişti, ‘Düşünmek zor iştir, bunu düşünenler iyi bilir!‘ :) Gerçekten düşünmek zor iştir, onun için farklı olan, farklılıklarını bize gösteren insanları otomatik olarak zihnimiz kaydediyor ve onları unutmuyoruz, yani bunun için hafıza tekniği kullanmamıza gerek yok. Ama biz insanların isimlerini hatırlamak zorunda olduğumuzda, onlar farklı olmadığı için biz onlarda bir farklılık bulup, zihnimize öyle kazımalıyız. Şimdi ismini hafızamıza kazıtan birisini inceleyelim;Lady Gaga;

Küçük yaşlardan beri müzikle ilgilenen Gaga, daha sonra bir müzik okulunda eğitim alıyor. Ama onun gibi onbinlerce kişi var, farklılığını ortaya nasıl koyacak? Lady Gaga biraz müziği ile ama bundan daha da çok kıyafetleri ile o kadar dikkat çekti ki otomatik olarak herkes onu konuştu, kulaktan kulağa yayıldı ve kimse onun ismini unutmadı. İşte bu farklılık da ona tanınmayı ve starlığı getirdi. Düşünün sadece an itibariyle (2010 Ekim) Facebook’ta 4o Milyon‘dan fazla takipçisi var.

2010 yılı istatistikleri itibari ile Lady Gaga Google’da en çok aranan kadın,

Youtube’da 2010 yılında en çok tıklanan video…

Tabii bu uç bir örnekti ama aklınızda kalsın diye ben de bu uç örneği kullandım. Herkes yaptığı işte bir farklılık yaratabilir.

Devam

Keith Barry ile Mentalizm Üzerine Şaşırtıcı Bir Gösteri

Keith Barry başarılı bir mentalist. Mentalizm çoğunlukla zihinsel ve psikolojik tekniklerin kullanıldığı illüzyon sanatının bir dalıdır.  Türkiye’de de sayısı çok az olmasına rağmen çok başarılı Mentalistler vardır. Aynı zamanda arkadaşım olan İlkay Tercan bu konuda çok başarılı çalışmalara imza atmıştır. Onun dışında Sinan Çetin’le Fenomen programını hatırlarsanız, orada da yarışan yarışmacıların bir çoğu mentalizm üzerine sunumlar yapmışlardır.

Keith Barry aşağıdaki videosunda insan zihnini düşünmeye itecek şaşırtıcı gösteriler yapıyor ve aslında bizim bazı şeyleri sorgulamamızı da sağlıyor.

Mentalizmi merak ediyorsanız ilgili yazımı buradan görebilirsiniz.

Bir Mentalist gibi düşünmediğimiz sürece onun nasıl yaptığını asla çözemeyiz, çok laf etmeden sizi video ile başbaşa bırakıyorum.

Videoyu Türkçe altyazılı izleyebilmek için View subtitles yazan yere tıklayın ve Turkish?i seçin.

Mentalizm Nedir ve Mentalizm / Odaklanma ilgili kendinizi test etmek için buraya tıklayın…

Hakan Mengüç tantım videosu

[iframe url=”http://www.youtube.com/embed/ASfLBhFsFZc?rel=0″ width=”572″ height=”312″ scrolling=”no” frameborder=”0″ marginheight=”0″]

 

Youtube.com/hakanmenguc kanalıma katılıp, yeni eklediğim videolardan haberdar olabilirsiniz.

James Randi Psişik Güçleri Sorguluyor

Hayatın içinde tanıyacağınız çok değişik insanlar vardır, James Randi‘de onlardan biridir. Bir İllüzyonist olarak başlayan kariyeri daha sonra bir skeptik olarak devam etmiştir. Yani hayatını paranormal, psişik güçlere sahip olduğunu iddia eden adamlarla savaşarak geçirmiştir ve Randi Vakfını kurararak onlara meydan okumuştur.

Gerçekten bu tip şeylere inanmak ile inanmamak arasında bir ayrım vardır. Bir kaç şarlatanı görüp -hayır kesinlikle böyle şeyler yok ve yapılamaz!- denilmemesi gerektiği gibi, her psişik gücü olduğunu söyleyene de asla inanılmamalıdır. Devam

Noetik Bilim ve Noetik Bilimler Enstitüsü

Çocukluğum insan potansiyelini keşfetmekle geçti, şimdi de değişen bir şey yok, hala araştırıyor, keşfediyorum. Son zamanlarda adını daha sık duymaya başladığımız Noetik Bilim insan potansiyeli konusunda sıkı çalışmalar yürütmektedir. Aşağıda size Noetik Bilim ve Noetik Bilimler Enstitüsü hakkında bazı bilgiler paylaşacağım.

Bu konuda benim bildiğim Türkçe’ye çevrilmiş en iyi kitap McTaggart’ın Intention Experiment (Niyet Deneyi) kitabıdır. Bu konuda daha fazla bilgiye sahip olmak isteyen herkese kitabı tavsiye ediyorum.

Neotik: Eski Yunanca’da ‘algılamak’, ‘anlamak’ ya da ‘kavramak’ anlamına gelen noetikos’tan (nottos) türetilmiş sözcük. İlkçağ Yunan felsefesinde, duyular ya da deneyle değil de yalnızca akıl yoluyla kavranılan bilgi türü için kullanılan genel bir terimdir. Felsefe Sözlüğü- A.Baki Güçlü; Erkan Uzun; Serkan Uzun; Ü.Hüsrev Yoksal-Bilim ve Sanat Yayınları

Noetik Bilimler Enstitüsü (Institute of Noetic Sciences)

1973 yılında eski astronot Edgar Mitchel ve sanayici Paul N. Temple tarafından insan potansiyelinin sınırlarını araştırmak için kurulmuştur. Enstitünün programı “insan kapasitesinin genişletilmesi”, “entegre sağlık ve tedavi” ve yenidünya görüşlerinin ortaya çıkmasını içermektedir. Ayrıca araştırmalar, spontane meditasyon, bilinçlilik, alternatif tedavi ve hastalık belirtilerinin azalması konularını da içermektedir.

Mistisizm, insan potansiyeli, parapsikolojik beceriler ve beden ölümünden sonra bilincin hayatta kalması gibi konuları da içermektedir.


Enstitünün adı Yunan nous, yani akıl kelimesinden alınmıştır.

Enstitü üç ayda bir Shift: At the Frontiers of Consciousness (Değişim: Bilincin Sınırlarında) adlı bir dergi yayımlamaktadır.

Web sayfasında bilgiye göre 35.000 abonesi vardır. Merkezi Kaliforniya Petalum‘da olan organizasyon 80 dönümlük bir arazi üzerinde kurulmuştur.  Kampüste ofisler, araştırma labaratuvarları ve dinlenme merkezleri vardır.

Kaliforniya’daki Noetik bilimler Enstitüsü Haziran 2009 da zihnin tüm çevreyi ve içindekileri etkilediğini buna suyun da dahil olduğunu kantılayan çok bulgular bulunduğunu duyurdu.

Düşüncelerin suya etkisini inceleyen Japon bilim adamı Masaru Emoto bu konuda çok yankı bulacak çalışmalar yapan ve dünyaya duyuran biridir.

Dr. Masaru Emoto‘nun gözlem ve incelemelerine göre suya karşı söylenmiş olumlu duygulu sözler su donduğunda oluşan kristallerin daha da güzel oluşmasını sağlıyor.

Dr. Dean Radin, Emoto’nun deneylerini daha sıkı kontrollü ve objektif deneylerle test etti ve çalışmalarını hakemli dergi Explorer’da yayınladı.

Ardından ikinci iddialı bir deney daha yapıldı ve yine hakemli bir dergi olan Journal of Scientific Exploration‘da 2008 de yayınlandı ve bu deney önceki gibi Emoto‘yu doğrular niteliktedir.