Kalbin temizse hikayen mutlu biter!

Etiket: sufi akademi (page 1 of 1)

Yola çık, Yol açık, Mayorka Seyahati

Mayorka Adası ve Sufiler

Eylül’ün ilk haftası öğrencimiz ve yol arkadaşımız Gamze Hanımın daveti üzerine İspanya’nın Mayorka Adasına gittik. Orada hem mini bir seminer verdik ve birçok görüşme gerçekleştirdik.

Mayorka Adası birçok sufi yetiştirmiş, İslâm tarihi kaynaklarında el-Cezâirü’ş-şarkıyye, Cezâirü şarkı’l-Endelüs diye anılan beş adanın en büyüğüdür.

İslamın altın çağı olarak da anılan (750-1200 arası) zamanlarda birçok alim Mayorka’da yetişmiştir.

IX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Endülüs, Mağrib, Sicilya ve Meşrik’tan çok sayıda âlim Mayorka’ya yerleşmeye başlamış, İbn Hazm’ın, Mâlikî fakihi Ebü’l-Velîd el-Bâcî ile olan ilmî münazaraları Mayorka’da gerçekleşmiştir. 

Pîrî Reis’in Kitâb-ı Bahriyye adlı eserinde Mayorka ve Minorka adalarını gösteren harita (İÜ Ktp., TY, nr. 6605, vr. 226)

Sufi Akademi ve Mayorka

Mayorka topraklarında gezerken insan o ruhaniyeti hissediyor. Adanın birçok dini yapısını ziyaret ettik. Pek çok tarihi mekanda bulunduk. Amacımız zamanında birçok sufi yetiştiren bu adada Sufi Akademinin bir yerinin olması ve sufiler yetiştirmesi.

Adada Türkçe bilmeyen ama internet üzerinden müziklerimi takip eden insanlarla tanıştım ve ayrıca sufi felsefesine ne kadar meraklı olduklarını ve öğrenmek istediklerini bize anlattılar. Ben de onlara yanımda getirdiğim İngilizce kitabımdan hediye ettim. Bu bile Sufi Akademi için bir işaret oldu bizim için.

Valldemossa ve Chopin

Bir piyano sevdalısı olarak tabii ki Mayorka Adasına gitmişken, Chopin’in de bir kış geçirdiği Valldemossa’daki Chopin müzesini ziyaret ettik. Chopin buraya kız arkadaşı ünlü yazar George Sand ile geliyor. Gelme amaçları aslında Chopin’in kötü giden sağlığına tropikal iklimin iyi geleceğini düşünmeleri. Ama kış ayında geldikleri ve o dönem çok yoğun yağmurlar yağdığı için Chopin iyileşmek yerine daha da hastalanıyor. Mayorka’nın en iyi doktorları geliyor ve ona tüberküloz teşhisi koyuyor ve çok az ömrü kaldığını söylüyor.

Chopin ile kız arkadaşı kendini bir süre Valldemossa’daki manastıra kapatmak zorunda kalıyor ve Chopin bu manastırda 24 tane prelüd yazıyor. İşte onlardan biri aşağıda;

Chopinin kaldığı yerleri gezerken kafamda yeni bir melodi dönmeye başladı ve bu melodiyi olgunlaştırıp yakında yeni bir beste olarak sizlerle paylaşacağım.

Hiçbir karşılaşma tesadüf değildir

Adada bir sahil kenarında dinlenmek için otururken bir hanımefendi yanımıza geldi ve “Türkçe mi konuşuyorsunuz?” diye sordu. Türkçe’yi bilmiyor ama birkaç kelime öğrenmiş. Sonradan bu merakının nereden geldiğini sorduğumuzda Sufizmi ve Mevlana’yı öğrenmek istediğini söyledi.

İyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş ya, dünyanın bir ucundan onun ayağına Sufi Akademi kurucuları olarak biz geldik. Demek ki bir insan bir şeyi isterse, bir adanın ıssız koyunda otursan bile o bilgi sana gelirmiş, bunu bir kez daha yaşama fırsatı buldum.

Bu arada kendisi tercümanmış. Katalanca ve İspanyolca çevirmenlik yapıyormuş. Oda artık sufi akademinin bir parçası oldu.

Sen yola çık, yol açık sevgili yol arkadaşım. Mayorka Adası ile ilgili daha ayrıntılı bir video yapacağım yakın zamanda YouTube kanalımda. Şimdilik anlatacaklarım bu kadar olsun. Sevgilerle…

Mayorka Adasının Palma şehrinde çektiğim fotoğraf.

Sufi Akademisi Kuruldu

SUFİ AKADEMİSİ KURULDU

Sufi Akademi, Girne Amerikan Üniversitesi Senatosu’nun SNT 018/019-002 sayılı kararı ile GAU bünyesinde kurulmuş ve Sufi Akademisi Başkanı olarak Hakan Mengüç atanmıştır.

Sufi Akademi, tasavvuf felsefesinin sevgi, hoşgörü, ruhsal derinlik gibi zenginliklerini çeşitli etkinlik, eğitim ve kurslarla tanıtmayı, anlatmayı hedefleyen üniversite bünyesinde bir kurumdur.

GAÜ “SUFİ AKADEMİSİ” FAALİYETE GEÇİYOR

Girne Amerikan Üniversitesi çatısı altında, “Sufi Akademisi”nin kurulduğu bilgisi; GAÜ Kurucu Rektörü Serhat Akpınar tarafından, kişisel sosyal medya hesapları aracılığıyla paylaşıldı.

Kurucu Rektör Akpınar; bir süredir hazırlık ve olgunlaşma çabalarının devam ettirildiği oluşuma yönelik olarak; “Bugün; Sufi Akademisi’nin, ‘GAÜ Rektörlüğü Senato Kararı’ ile; Sayın Hakan Mengüç’ün başkanlığında kurulmuş olduğunun müjdesini paylaşıyorum. Müteakiben; Girne, Lefkoşa ve İstanbul’da faaliyetlerimiz başlayacaktır. Hayırlı olsun.” ifadeleri ile, ilk bilgilendirmeyi sosyal medya üzerinden gerçekleştirdi.

GAÜ Medyanın iletişime geçtiği Hakan Mengüç yeni oluşuma dair açıklamalarda bulundu. Edinilen bilgilerde; ‘Sufi Akademi’ bünyesinde, ‘Sufi Felsefesi’ dersleri, ney, sema, ebru ve geleneksel diğer sufi sanatlarına dair dersler verilirken, aynı zamanda bireylerin; kişisel gelişimlerini destekleyici seminerlerin gerçekleştirilmesi de öngörülüyor. Akademinin; Öncelikle Kıbrıs, Türkiye ve Almanya`da etkinleştirileceği, talep ve ilgiye göre de diğer ülkelerdeki faaliyeti doğrultusunda karar alınacağı da yer aldı.

İlgili üniversite haberi: http://www.gau.edu.tr/haber/4110/hakan-menguc-baskanliginda-sufi-akademisi-kuruldu

Girne Amerikan Üniversitesi Sufi Akademi Kuruluş Belgesi

Bir dakikada özgüven ve değer

“Değer” nedir bilir misin?

Ödünç veremediğin, borç alamadığındır.

“Varoluş” başlı başına bir değerdir. Kimsenin üzerine değer koyamadığı, kimsenin üzerinden değer çalamadığı bir hakikattir “varoluş…”

Bu yüzden “değer” kaybedilen, eksilen, verilen, alınan, satılan, el değiştiren bir özellik değildir. Yine bu yüzden “değer”e paha da biçilemez. Değer’in bir fiyatı yoktur, olamaz.

Varoluşun, hakkıdır değer…

Kimsenin biçtiği ya da biçmediği fiyatlarla yükselip alçalamaz.

Konuya biraz daha yakından bakabilmek adına, küçük bir hikaye anlatmak isterim;

Ünlü bir hatip, kalabalıklar karşısındaki konuşmasına 100 dolarlık bir banknotu eline alarak başlar ve “Bu 100 dolarlık banknotu kim ister?” diye sorar.

Sormasıyla birlikte salondaki eller neredeyse aynı anda havaya kalkar.

“Ben isterim, ben isterim…”

“Peki” der hatip. Bu kez 100 doları iyice buruşturduktan sonra kaldırır ve aynı soruyu sorar.

“Bu 100 dolarlık banknotu hala kim istiyor?”

Salonda eller havalanır yine.

“Ben isterim, ben isterim…”

Bunun üzerine hatip banknotu yere atar ve ayakkabılarıyla ezer.  Kirlenmiş banknotu yeniden alır ve kalabalığa göstererek “Hâlâ isteyen var mı?” diye sorar.

Görür ki, havalanan ellerde hiçbir azalma olmaz. Herkes hala kirlenmiş, yıpranmış banknota taliptir.

Konuşmacı, kalabalığa bakarak gülümser ve şöyle der;

“Ne yaparsam yapayım, sizi 100 dolardan vazgeçiremiyorum. Çünkü her ne yaparsam yapayım, 100 dolar, hala 100 dolar. Buruşturarak, ezerek, kirleterek değerini eksiltemiyorum. Gördüğünüz gibi işte hala 100 dolar. Umarım, kendi değerinizin de eksilmeyen bir güç olduğunun farkına varmışsınızdır.”

 

Sufi Metin Analizleri

Sufi Metin Analizleri

Sözün önemi ile ilgili Yunus Emre ve Mevlana metin analizleri;

Mevlana Celalledini Rumi – Sözün Önemi

‘Sen düşünceden ibaretsin/Geriye et ve kemiksin/Gül düşünür gülistan olursun/Diken düşünür dikenlik olursun.’’

Mevlana bu sözünde düşüncelerimizin duygularımızı ve kişiliğimizi etkilediğini anlatmıştır. Ağzından güzel sözler çıkan insanın gül bahçesine dönüşeceğini, kötü, olumsuz sözler çıkan insanın da diken bahçesine dönüşeceğini vurgulamıştır..

Yunus Emre – Sözün Önemi

Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz

Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz

Keleci: Güzel, kusursuz düzgün söz demektir. Düzgün konuşan insanın yüzü, söylediği sözler nedeni ile kararmaz. Kötü duruma düşmez. Sözü pişirmek demek ise sözü olgunlaştırmak manasındadır. Nasıl ki yemeği pişirdikçe tadı çıkar, çay demini aldıkça lezzetini verirse, sözü de pişir, demle öyle sun, diyor Yunus Emre.

Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı

Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz

Bir söz bir savaşı kesebilir, bitirebilir, sonlandırabilirsin. Aynı şekilde kişinin yanlışlıkla söylediği bir söz onu başından edebilir. Özellikle Yunus Emre’nin yaşadığı çağı düşünürsek, bir krala, padişaha ya da mevkisi yüksek birine söylenen yanlış bir söz kişiyi idam sehpasına götürebilir.

Ve devamında diyor ki, öyle bir söz söylersin ki, zehirli yemeği bal eder, ilaç eder.

Sözlerini olgunlaştır, yaramazını ayrıştır

Tart sözünü akıl ile, söyleme mevsimsiz bir söz,

Sözlerini akıl ile tart, olgunlaştır, olumsuzlarını, zarar verenlerini ayrıştır. Yeri gelmedikçe söz söyleme.

Kişi bile söz demini, demeye sözün kemini
Bu cihan cehennemini, sekiz cennet ede bir söz,

Kişi söylediği sözleri bilmeli, başkalarına zarar verenlerini söylememeli. Bu cihandaki cehennemi, cennetlere çevirir bir söz, diyor.

Yunus şimdi söz yatından, söyle sözü gayetinden
Pek sakın o şah katından, seni ırak ede bir söz.

Yunus sözü üsülüne göre söyle, dikkatli söyle, çünkü yanlış edeceğin bir söz seni Hakk katından uzak tutabilir, diyor.

 

2018 – Hakan Mengüç

Ben Ney’im

Ney’in hikayesiyle varoluşun gizemi… Ruhun, ilişkilerin, zihnin ve bedenin denge yolculuğu…

“Derdin kendindendir bilmiyorsun derman yine sendedir görmüyorsun koskoca âlem içine yerleştirilmiş, sen hala kendini küçük bir şey mi zannediyorsun?”

hz. ali

Vakti zamanında Avrupa’nın ünlü müzelerinden birinde dünyanın en pahalı elması sergileniyormuş. Gözünü elmasa dikenbir hırsız da aylardır bu taşı çalmanın yollarını arayıp durmuş. Soygunun her aşamasını iyice düşünmüş. İncelikli bir plan yapmış.

Sonunda soyguna çıkmaya karar vermiş ve gece olmasını beklemiş. Uygun saatte müzeye girmiş ve tam da planladığı gibikolayca elmasa ulaşıp çalmayı başarmış.

Bütün kapıları teker teker geçtikten sonra hiç hesaplama- dığı bir güvenlik görevlisi ile karşılaşmış. Adam kulakları sağır edercesine düdüğünü çalıp, diğer güvenlik görevlilerini uyar- mış. Bir panik havasıdır esmiş…

Çok geçmeden güvenlik görevlileri koşup gelmişler. Hırsız durup bekler mi? Koşarak olay yerinden kaçmış. Elinde elmas- la karanlık bir sokağa dalmış, bir de bakmış ki yerde evsiz bir dilenci yatmış, uyuyor.

Hırsız, elindeki elması dilencinin cebine atıp koşmaya de- vam etmiş. Köşeyi döndüğünde bir polisle yüz yüze gelmiş. Hırsızderhal silahına davranmış ama polis ondan daha hızlı çıkmış ve adamı vurmuş. Hırsız oracıkta ölmüş.

Sabah olunca dilenci uyanmış tabii. Eski paltosunda dün- yanın en pahalı elmasının durduğundan habersiz… Cebine bakmakaklına bile gelmemiş. Günler günleri, haftalar haftaları kovalamış ama dilenci cebinde bir hazine taşıdığını bilmeden avuç açıp dilenmeye ve sokaklarda titreyerek uyumaya devam etmiş. Yıllardır üzerinden çıkarmadığı paltosunun ceplerini her zamanki gibi bomboş zannediyormuş.

Aradan uzun zaman geçmiş… Sonunda bir gün dilenci de cebinde elmas taşıdığından habersiz ölüp gitmiş. Üzerindeki kıyafetler de kimsesizler mezarlığına atılmış. Hayatı boyunca dünyanın en pahalı elmaslarından biriyle yaşadığı halde ceple-rine bakmayı hiç akıl edememiş.

Unuttuğun Elması Hatırlatmak İçin Geldim

Hepimizin cebinde belki bir, belki iki, belki de daha fazla sayıda elmas var. O potansiyele sahibiz. Yapabilme ve olabilme becerisini taşıyoruz içimizde. Belki görmezden geliyor, belki de ceplerimizi karıştırmayı akıl edemiyoruz.

Ben sana elmas dolu ceplerini hatırlatmak için geldim. Unuttuğun ya da hiç tanışmadığın parçanı, seninle tanıştırmak için varım.

Sana dengeyi anlatmaya geldim.

Çünkü bu benim hocalarıma verdiğim sözüm…

Sana hocalarımdan öğrendiklerimi ve kendi deneyimlerimi anlatmama izin ver.