Kalbin temizse hikayen mutlu biter!

Kategori: Düşünce Gücü ile İlgili Yazılar (page 1 of 2)

Her Şey Beynimizde Oluşmaktadır.

Her şey zihnimizde mi oluşur?

Acelesi olanlara hızlıca aşağıdaki yazı ve videoda ne olduğunu anlatayım. Vaktiniz olursa da izlemenizi öneririm.

Dış dünya dediğimiz şeyi insandan bağımsız makinelerle gözlemlersek ELEKTRİK SİNYALLERİNDEN OLUŞAN KAPKARA bir yer görürüz.

Beynimiz o elektrik sinyallerini alır dalga boyları vs. göre ses, renk, koku gibi hislere çevirir.

Yani gördüğümüz, duyduğumuz, hissettiğimiz, kokladığımız, tattığımız her şey BEYNİMİZDE oluşmaktadır.

 

Çocuğunuzun gözünde ormanın rengini oluşturan, yapan ne?
‘Mavi’ renk deneyimini kim algılarsa algılasın her zaman aynı mıdır?
‘Gül’ün kırmızı olduğu söylenir ve ben de onu kırmızı görürüm. Bu şu demektir, ‘Algı pasif bir işlemdir’ ve bu konudan uzaktır. Algı bilinçli bir eylemdir. Işığın kendisinin ne rengi vardır ne de parlaklığı! Farkındalığımız onu bu özelliklerle donatır.
Ünlü İngiliz Nörolog Sir John Eccles’in dediği gibi: Doğal dünyada rengin, sesin ve bu tarz bir şeylerin (dokuların, güzelliğin, kokunun) mevcut olmadığını fark etmenizi istiyorum.

Gülün kırmızı olmasının tek nedeni, elektromanyetik radyasyon ya da ışık frekansını, kırmızı adını verdiğimiz belirli bir deneyim şeklinde kaydeden bir sinir sistemine sahip olmanızdır. Ancak bu diğer türler için de aynı şekilde mi olmaktadır. Yaban arısının ya da köpeğin dünyayı nasıl deneyimlediği konusunda bir fikrimiz yok. Gerçeği tümüyle çözüp, algılamak için fizik ve tüm diğer bilim dallarının gelişmesine ihtiyaç var.

Dışarıdaki oluşturduğumuz dünya sabitleşmiş, güvenilir bir referans noktasından meydana gelmekte. Ancak kuantum teorisi durumun bu olmadığını söylüyor. Ve binlerce yıldır süregelen spiritüel öğretiler de bunu söylemekte.

Her nesne; ne kadar küçük ya da büyük olursa olsun, atomaltı parçacıklardan devasa galaksilere her biri sabit özelliklere sahip. Hakikati yaratan tüm özellikler bağlamsal, içeriksel.

Görünen hakikat zihnin eseridir.

Psişik Güçler Üzerine

Dünyayı beş duyumuzla algılıyoruz.

Bu ne demek?

Aslında şu anda önünüzden bir ihtimal binlerce elektrik dalgası geçiyor, mesela bildiğimiz radyo dalgaları geçiyor, ultraviyole ışınları geçiyor, tv kanallarının dalgaları geçiyor vs. vs.

Fakat bizim 5 duyumuz sadece belirli dalgaları alıp ses, koku, görme, dokunma ve tat duygusuna çevirebiliyor. Yani bunlar bizim alıcılarımız. Radyo frekanslarını alabilmek için bir radyo alıcısına ihtiyacımız var, röntgen ışınlarını görebilmek için röntgen cihazına..

Yani şunu demek istiyorum, biz binlerce bildiğimiz bilmediğimiz dalgalardan sadece 5 tanesini algılayabiliyoruz.

İşte psişik insanlar bu beş duyunun dışında algılamalara sahip kişiler, yani farklı alıcıları var.

Ben bu konu üzerine çok uzun yıllardır araştırma yapıyorum, çünkü benim çocukluğumdan gelen ve başka insanlarda görmediğim bazı yeteneklerim var ve bunları anlama yolunda psişik olayların hepsini inceledim.  Psişik vakaları yalanlayan bütün videoları da izledim ki en iyilerini Richard Dawkins yapmıştır ve James Randi’nin büyük çalışmaları vardır. Hatta James Randi’nin bu konulardaki  bir videosunu blogumda dahi paylaştım.

Neyse ben bu konuda kariyer yapmak istemiyorum, zaten çok bilinsin de istemiyorum. Ama psişik nedir bilmek isteyenler için bu kısa yazıyı yazdım ve şimdi de History Channel’in bir videosunu paylaşıyorum.

Meraklılarına duyrulur.

Kuantum Çift Yarık Deneyi

Çift Yarık Deneyi

(Eğer bu yazı size çok karışık gelirse, direk sondaki videoyu da izleyebilirsiniz.)

Bilim adamları uzun yıllardır maddelerin nasıl hareket ettiğini incelemişlerdir. Bu incelemelerden en meşhuru Çift Yarık deneyidir. Bu deneyin küçük bir versiyonunu isterseniz siz de evde deneyebilirsiniz. Örneğin; elimize tek yarıklı bir materyal alalım ve üzerine tuz dökelim. Materyalin yarık olan kısmından dökülen tuz zeminde bize tek şerit olarak görünür. Aynı işlemi çift yarıklı bir materyalde yaptığımızda bu seferde zeminde çift şeritli tuz görürüz. Buraya kadar her şey olması gerektiği gibi.

Aynı işlemi bilim adamları dalgalar üzerinde yaptığında sonuç nasıl çıkıyor şimdi de bundan bahsedeyim.

Dalgalı bir suya tek yarıklı materyali koyduğumuz zaman yarıktan geçen dalga karşı zemine çarptığında dalganın en yüksek kısmı bize tek şeridi gösteriyor. Aynı işlem çift yarıklı materyalden yapıldığında ise durum çok farklıdır. Her iki yarıktan geçen su dalgaları çıkış noktasından sonra birbirlerine çarpıyor yani bir dalganın tepesi diğer dalganın dibiyle çarpışıyor. Karşı zeminde bizim gördüğümüz ise Girişme modeli denilen çok şeritli görüntüdür.

Şimdiye kadar maddenin (tuz) ve dalganın çift yarık deneyindeki sonuçlarını öğrendik.

Peki bu deneylerin kuantumla ne ilgisi var diye sorarsanız size öncelikle Albert Einstein ?in söylediği bir sözü yazmak isterim..

?Alan? parçacığı yöneten yegane birimdir..

Kuantum bilindiği üzere atom altı parçacıkları inceliyor, elektron gibi. Bilim adamları çift yarık deneyini elektronlar üzerinde uyguladıklarında çok farklı sonuçlar elde etmişlerdir. Elektronlar, tek yarıktan geçirildiğinde tek şerit oluşturuyor, madde deneyinde olduğu gibi. Fakat çift yarık deneyinde ise Girişme modeli oluşturuyor, dalga deneyinde olduğu gibi.

Nasıl olurda madde parçacığı Girişme modeli gösterir? Birazdan hem bu sorunun hem de Albert Einstein? in neden bu sözü söylediğini anlatacağım..
Yapılan deneylerde elektronlar tek yarık deneyinde tek şerit oluşturuyor dedik ve çift yarık deneyinde girişme modeli oluşturduğunu söyledik. Bu sonuç karşısında şaşkınlık yaşayan fizikçiler deneyi daha iyi gözlemlemek için yarıkların olduğu materyalin önüne elektronik göz yerleştirmişlerdir. işte bu durum, bilimin kırılma noktasıdır, çünkü elektronlar çift yarık deneyinde gözlemci (elektronik göz) olduğunda zeminde çift şerit oluştururken, gözlemci olmadığında Girişme modeli (çok şeritli) oluşturmaktadır.

Bu durumun altını çizmek istiyorum tekrar, elektronlar tek yarık deneyinde tek şerit, çift yarık deneyinde ise eğer gözlemci varsa çift şerit, gözlemci yoksa Girişme modeli denen çok şeritli görüntü oluşturuyor. Girişme modeline göre elektronlar; ya yarıktan geçmiyor, ya ikiye bölünüp her iki yarıktan geçiyor, ya da birbirlerine çarpıp parçalanıyor ve bu modeli oluşturuyorlardı.

Fizikçiler; ?Maddenin özelliğini nihai olarak ?alan? belirler, der
Albert Einstein; ?Alan? parçacığı yöneten yegane birimdir, der
Veriler gösteriyor ki ?nesne? denilen şey aslında ?orada? diye adlandırdıklarımız.

Ona nasıl ve neyle baktığımıza göre, gözlediğimiz şeyin özelliği şekil değiştiriyor, bu durumda bize bakmadığımızda her şeyin olası ama baktığımızda olayın tek bir olasılığa indiğini gösteriyor.

Hayal Gücü ile Nasıl Zayıflanır?

Hayal gücü ile zayıflamak mümkün müdür?

Direk olmasa da, dolaylı yoldan mümkün.

Düşünce Gücü ile ZayıflamaÖncelikle biraz teknik bilgi. Beynimiz hayal ile gerçeği ayırt edemez. Bunun nedeni aslında bizim gözlerimizle değil beynimizle görüyor olmamızdır. Aslında gözlerimiz görmez, gözlerimiz sadece elektirik akımlarını beynin görme merkezine iletir. Kör olan insanlar da rüya görebilir mesela…

Bu yüzden beyin etkili bir şekilde hayal kurulduğunda bunu gerçek zanneder.

Research Quarterly?de yayınlanan çok ilginç bir araştırma vardır. Bu araştırmada basketbol oynayan öğrenciler üç guruba ayrılıyorlar. İlk gurup basketbol topunu fileye sokabilmek için 20 gün boyunca fiziksel antreman yapıyor. Ter döküyor. İkinci gurup hiçbir şey yapmıyor, yan gelip yatıyor. Üçüncü gurupsa 20 gün boyunca her gün zihinse antreman yapıyor.

Yani zihinlerinde hayali olarak topu tutuyorlar, paslaşıyorlar, çok güzel atışlar yapıyorlar, terlediklerini hissediyorlar, inanılmaz güzellikte bir maç çıkararak seyircinin alkış seslerini duyuyorlar, maç bitiminde gelen tebrikleri kabul ediyorlar.

20 günün sonunda her gün antreman yapan ilk gurubun performansında % 24?lük bir artış oluyor. Yan gelip yatan ikinci gurupta, beklenilebileceği gibi, hiçbir değişiklik yok. Zihinsel antreman yapan üçüncü gurubun performansında da % 23?lük bir artış oluyor. Dikkat edin! Topu ellerine bile değdirmeden hemen hemen ilk gurup kadar başarı sağlıyorlar.

Hayal Gücü Kasları Nasıl Çalıştırır?

Yıllar önce Bursa’da bir koşucuyu çalıştırıyordum. Ona zihinsel antreman, yani hayal ettirerek antreman yaptırırdım ve bu antremanda terlerdi, yorulurdu. Normal çalışmalarına da devam etti ve Bursa’daki yerel bir koşuda Bursa birincisi olmuştu.

Etkili Hayal Etmek Şart

Hayal etmek deyince sadece zihinde görmek akla geliyor ama etkili olabilmesi için beş duyunuzu da katmalısınız. Yani hem görmeli, hem duymalı, hem dokunduğunuz yerleri hissetmelisiniz vs.

Hayal gücünüz büyük bir yardımcınız, onu yadsımayın.

BBC’nin de bu konuda araştırması var, videoyu aşağıya ekledim.

Sevgiler, Hakan.

Çekim Yasasına Bir de Bu Açıdan Bakın

Çekim yasasının üzerine pek fazla tartışmayacağım,

Ama siz iki kişiyi izliyor olsaydınız ve bu iki kişininde amacının hattat olmak (güzel yazı, etkili yazı) olduğunu düşünelim.

Bunlardan birincisi her gün hatta olmayı düşünüyor, hayal ediyor.

Diğeri ise hattat olmayı düşünüyor, hayal ediyor ama her gün de hattat olmak için bir şeyler yapıyor. Hattatlık dersi alabileceği yerleri araştırıyor vs.

Sizce birinci kişi mi hattat olmayı daha çok istiyor, yoksa ikinci kişi mi?

Çekim yasası en çok isteyen çekecek diyor, bu durumda gerçekten en çok kim istiyor?

Eskiden bir hikaye dinlemiştim?

İki adamın tarlası varmış,

Birisi tarlası için günde 2 saat çalışıyor ve 1 saat de dua ediyormuş?

Diğeri ise 3 saat çalışıyormuş.

Hangisinin tarlası daha iyi ürün verir?

Pek çok insanın aklına dua eden kişi gelebilir ama 3 saat çalışanın tarlası daha verimli oluyor.

Çünkü eski bilginlere göre çalışmak dua-yı fiiliye’dir. Yani fiili, eylem halindeki duadır ve yine eskilere göre en makbul dua budur.

Bir de bu açıdan bakın istedim.

Hakan.

Esma Sultan Yalısında Ateş Yürüyüşü

Perşembe akşamı İstanbul boğazının kenarında, boğaziçi köprüsünün altında enfes manzaralı Esma Sultan Yalısında ateş yürüyüşü etkinliği düzenledik. Katılımcılar uluslararası bir GSM firmasının yurtdışından gelen üst düzey yöneticileriydi. Katılımcıların tamamı yabancıydı. Finlandiya’da gelen özel bir Ateş Yürüyüşü ekibi ile ortak çalışma yürüttük. Onlar kendi müşterilerinin memnuniyetinden ve lüksünden sorumluydu biz de güvenliğinden. Neden ateş üstünde yürüme yapılıyor? 1) Korkularımızın üstüne gitmek. Bir şeyi korkmamıza rağmen yapabilmek. Cesaret korkuya rağmen eyleme geçmektir. Korkunun üstüne gidebiliyorsan cesursundur. Ateş yürüyüşü yapan ve korkmalarına rağmen korkularının üstüne giden insanlar bilinçlerini ödüllendirirken bilinçaltlarına da güçlü bir kayıt yapıyorlar. 2) Bu güne kadar ateşten buram buram korkan bedenimiz ateşle yüzleşip (belli bir dereceye kadar) kendini yakmayınca, orada kendi potansiyelinin farkına varıyor. Kendi başınıza kesinlikle denemeyiniz. 5 Şubat 2013

Şirket ve gruplara özel olarak düzenenlen ateşte yürüyüş seminerinde tüm katılımcılar ekibimiz yönetiminde 450 ile 800 derece arasında değişen kızgın kömürlerin üzerinde çıplak ayakla yürüyor.

ates_yuruyusu_semineri

‘İçindeki Lideri Ateşle’ sloganı ile bugüne dek pek çok kurum ve kişiye ateş üzerine yürüme organizasyonu gerçekleştirdik.

Ateşte yürüyüş seminerlerinde 1 ton odun önce yakılıp köz haline getiriliyor, ardından katılımcılar 700 santigrat dereceye varan közlerin üzerinde çıplak ayaklarla yürüyor.

Unutmayın ki,

İmkansız olan her şey, sadece birisi onu yapana kadar imkansızdır.

Ateş Yürüyüşü Organizasyonu için bize ulaşın: +90 (533) 059 48 92

Ateşte Yürüyüş Organizasyonumuzdan kareler;

Organizasyonda, tamamen deneyimli 12 kişilik ekibimiz görev almaktadır. Organizasyonun büyüklüğü ve küçüklüğüne göre bu sayı değişim gösterebilmektedir. Grubun proje lideri Hakan Mengüç’tür.
Organizasyon alanındaki hem güvenlik hem de konfor için ekibimiz titizlikle çalışma yürütmektedir.
Alan etkinlik günü sabahı kurulup, önce ekibimiz tarafından denemeler yapılmakta ve katılımcılar için güvenli, konforlu bir deneyim için tüm eksiklikler giderilmektedir.
Ateş yürüyüşü bir insanın hayatı boyunca nadir deneyimleyebileceği bir organizasyondur ve kişiler hayatı boyunca bu organizasyonu hatırlarlar.

Ateş Yürüyüşü Organizasyonu için bize ulaşın: +90 (533) 059 48 92

Bir duruma doğmak için bir duruma ölmek lazım

Bir duruma doğmak için, bir duruma ölmek lazım.
Tırtıl tırtıllığını terk ederse eğer kelebek
Tohum tohumluğunu terkederse ağaç,
Civciv yumurtasını terk ederse civciv olur.

Buna adanmak ta denir bazen..

Ünlü kemancı Menuin’e bir gün hayranlarında biri, ‘Sizin gibi keman çalabilmek için hayatımı verirdim’, demiş.
Menuin de ona, ‘İşte aramızdaki fark bu, ben verdim.’ demiş.

Bilinçaltının Özellikleri – Bilinçaltı Değişimi Sevmez

Bilinçaltı Değişimi Sevmez,

Neden sevmez? Çünkü bilinçaltı tutarlı olmayı sever, tutarsızlık en nefret ettiği şeylerden birisidir.

‘İnsan kişiliğindeki en büyük güç, kendi tutarlılığını koruma ihtiyacıdır.‘ Anthony Robbins

Peki neden tutarlılık onun için bu kadar önemli? Bilinçaltına gelen her düşünce onun için bir tohumdur ve bu tohumu büyütmek için kendisine benzer düşüncelerden güç alır.

Para kötüdür sözü bilinçaltınıza kaydolmuşsa, bilinçaltınız bunu beslemek için hep ‘para kötüdür’ ile ilgili kanıtlar arayacaktır. ‘Fakir ama gururluyum’, ‘malım mülküm olacağına huzurum olsun’, ‘para elinin kiridir’ gibi sözler üretecek ve bunlardan güç alacaktır.

Bilinçaltı için iyi ya da kötü yoktur, o sadece tekrarlanan düşünceleri doğru kabul edip, onlar için kanıtlar arar.

Soru: Bilinçaltı için yıllardır inandığı bir şeyi değiştirmek zor mudur?

Cevap: Pek kolay değildir. Göçebe bir hayat yaşadığınızı düşünelim, bir yer buldunuz ve oraya yerleştiniz. İlk önce uzun süren emekler sonucunda bir ev yaptınız, sonra bahçeye domatesler, biberler çeşitli sebzeler ektiniz artık kurulu bir düzeniniz oluştu, her şeyi  bu düzene göre ayarladınız. Sonra aniden birisi geldi ve ‘Gidiyoruz, başka bir yerde ev kuracağız’ dedi, ne düşünürsünüz, ilk önce isyan edersiniz değil mi?

İşte bilinçaltı yıllardır koruduğu bir inancı veya düşünceyi, bir çok eylem ve duygu ile bağlantılandırır. Ona göre bu onun hayatta kalması için gerekli bir inaç veya düşüncedir, bu yüzden değişme zamanı geldiğinde buna çok direnir.

Soru: Peki Bilinçaltının bu direncini nasıl kıracağız.

Cevap: Bilinçaltı yavaş ve süreklilk arzeden bir değişime daha az direnir. Hayatımdan bugün alkolü atacağım dediğinde isyan çıkarır ama her gün yarım bardak azaltacağım dediğinde (iradeli olmak kaydıyla) buna ilki kadar direnmez, çünkü çoğu zaman bunun farkında olmaz. (Sigarada durum bu şekilde işlemez, nedenini daha sonra anlatacağım.)

Biz insanlar yavaş değişimlerin farkında pek olmayız. Çocuğumuzun büyüdüğünü, göbeğimizin çıktığını, yavaş yavaş yaşlanmaya başladığımızı farketmeyiz çünkü bu çok yavaş olur.

Tokyo’dan İstanbul’a kalkan bir gemi rotasında 1 santimetre sapma yapsa, o sapmayı 3-4 gün kimse farketmez ama altı ay sonra İstanbul’da olacağına Güney Afrika’ya gitmiş olur. Sadece 1 santimetre bunu yapar.

Bu yüzden bilinçaltının direnci ile karşılaşmadan değişmek istiyorsanız, Büyük düşünün ama küçük adımlarla başlayın.

Ve her gün 1 santimetre ilerleyin, asla aksatmadan…

Her gün 1 santimetre…

BÜYÜK DÜŞÜN, KÜÇÜK ADIMLARLA BAŞLA :)

Bu yazı, genel bilgilendirme amaçlıdır ve herhangi bir sağlık tavsiyesi, teşhis veya tedavi önerisi olarak kabul edilmemelidir. Sunulan bilgiler, profesyonel tıbbi tavsiye, tanı veya tedavi yerine geçmez. Herhangi bir sağlık sorunu ya da durumuyla ilgili endişeleriniz varsa, lütfen bir sağlık profesyoneli ile iletişime geçiniz. Bu yazının içeriği, sadece eğitim amaçlı olup, herhangi bir kişisel sağlık durumunuza veya özel ihtiyaçlarınıza yönelik değildir. Bu yazı, teşhir amaçlı değildir ve kişisel durumlarla ilgili herhangi bir tanı içermez.

119 Yaşındaki Tai Chi Ustası Lu Zijian ile Tanışın

2012 yılı itibariyle 119 Yaşında olan Tai Chi Ustası Lu Zijian ile tanışın. Bu arada daha önce yazdığım uzun yaşam ile ilgili yazıma da buradan bakabilirsiniz.

Öncelikle bir kaç bilgi vermek istiyorum;
Chi: Yaşam Enerjisi demek. Eski Çinliler ona Chi demiş, Romalılar Spiritus, Hindularsa Prana,  moden dünyamızda ona evrensel yaşam enerjisi vb. şekillerde tanımlıyoruz. Tüm canlılarda bulunan bir enerji.
Bugün biyologların Morfogenetik alanlar ve tüm canlı varlıklarda bulunduğu tespit edilen biyofotonlar olarak tanımladığı enerji. (Yakında bu konuda bir paylaşım yapacağım.)

Ben de Tai Chi Chuan ve Chi Gong konusunda değerli hocalarla çalıştım. Temel olarak Tai Chi, Chi Enerjisini yönlendirmek ve kullanmak üzerine kuruludur ve inanılmaz bir çalışmadır. Eğitimlerimin bir kısmında ve bireysel çalışmalarda sağlıklı bir vücut-enerjiye sahip olmaları için bu teknikleri katılımcılara öğretiyorum.

Tai Chi ustası Lu Zijian ile tanışalım.
Usta Lu Zijian 15 Kasım 1893 yılında Çin’in Yichang şehrinde doğmuş.

18 yaşında Master Li Changye’nin öğrencisi olmuş ve Dövüş Sanatları-Tai Chi Chuan üzerine çalışmaya başlamıştır.

24 Ocak 2007’de dünyanın en yaşlı insanı seçilmiş.

Şimdi sizinle 114 yaşındayken yaptığı bir konuşmayı paylaşacağım. Altyazı yok ama ben sizin onun vücudunu ve enerjisini izlemenizi istiyorum. Eğer gerçekten yaşını bilmeseydiniz, bu videoyu izledikten sonra kaç yaşında olduğunu tahmin ederdiniz?

Ayrıca bugüne kadar yaşamış en uzun insan rekoru da, Dövüş Sanatları ustası Li Ching-Yuen’indir, ayrıntılı bilgiyi buradan görebilirsiniz.

Beyin Gördüğü ile Hayal Ettiği Şey Arasındaki Farkı Bilmez

Bugün biliyoruz ki, görme denilen işlem elektrik sinyallerin göz tarafından yorumlanıp beynimize aktarılmasıdır. Yani görme gözde değil, beyinde olur.
Bir şeyi 5 duyumuzu da katarak canlı bir şekilde hayal edebilirsek, beynimiz bunu gerçekten ‘olmuş’ gibi algılayabilir. Benim ve doktor arkadaşlarımızın sayısız trans çalışması tecrübesi, bende bu fikrin sağlamlaşmasını sağladı.

Eğer bugünkü olumlu olumsuz tüm inançlarımızı beş duyumuzdan gelen veriler aracılığı ile oluşturduysak, güçlü bir imajinasyon çalışması ile olumsuz inançları yok edip, olumlu inançları tekrar oluşturabilme şansımız olur.

Bugüne kadar trans ile yapılan imajinasyon çalışmasını bir çok kişiye yardım etmek için kullandım. Bursa’da 100 metre koşusunda çalıştırdığım bir genç Bursa birincisi olmuştu, imajinasyon çalışmalarıyla destek verdiğim Mustafa Alımcı Karate Dünya Şampiyonu oldu, pek çok kişi doktor tedavisinde devam ettirdiği hastalığını ek olarak bu teknikleri kullanarak çok hızlı yendi.

Bu yazıda göreceğiniz en alttaki video hayal gücü ile kendi kendini iyileştirmiş bir hanımefendinin görüntüsü.
Aynı zamanda kısaca anlattığım bilgilerin bilimsel açıklamalarını da aşağıya video ve yazı olarak ekledim.

Sevgiyle kalın, Hakan.

Beyin gördüğü ile hatırladığı arasındaki farkı asla bilmez. Çünkü aynı sinir ağları ateşlenir. Birlikte ölen sinir ağları birlikte ateşlenir. Birşeyi tekrar etmek hücreleri uzun süre bağlar. Eğer hergün sinirlenir, hergün didinir, hergün acı çeker, mağduriyetinize sebep bulursanız bu ağı tamamen birbirine bağlarsınız. Ağ uzun süreli ilişkidedir ki buna kimlik denir. Bu yüzden stresten uzak durmalıyız. Şunu da biliyoruz ki ateşlenmeyen sinir hücreleri ağdan kopuyor. Kimyasal üretime neden olan düşünce akışını kesince kimyasal destek de kesiliyor ve bağlı sinir hücreleri uzun ilişkilerinden kopuyor.

İmajinasyon ile İyileşme Öyküsü

Genlerimiz Kaderimiz mi? Yoksa Sadece İnanç mı?

Bir Biyolog olan Prof. Dr. Bruce H. Lipton genlerimiz ve kaderimiz üzerine konuşuyor. Bizi etkileyen şeyin genler değil, çevre bu yolla inancın olduğunu savunuyor.
İnancı oluşturan en büyük faktörlerden biri çevredir, adeta çevrenin düşünce ve görüşlerini emeriz ve kendi inançlarımız oluşur. Dr. Bruce Lipton bunu çok güzel anlatmış.

Trans çalışmalarında inancın olağanüstü etkisine sürekli şahit olduğum için bu tür bilgiler bana artık normal geliyor.

Şimdi videoyu izleyelim.

Devam