Sen yola çık, yol sana görünür!

Kalbin temizse hikayen mutlu biter!

Arşivler (page 22 of 40)

Psişik Güçler Üzerine

Dünyayı beş duyumuzla algılıyoruz.

Bu ne demek?

Aslında şu anda önünüzden bir ihtimal binlerce elektrik dalgası geçiyor, mesela bildiğimiz radyo dalgaları geçiyor, ultraviyole ışınları geçiyor, tv kanallarının dalgaları geçiyor vs. vs.

Fakat bizim 5 duyumuz sadece belirli dalgaları alıp ses, koku, görme, dokunma ve tat duygusuna çevirebiliyor. Yani bunlar bizim alıcılarımız. Radyo frekanslarını alabilmek için bir radyo alıcısına ihtiyacımız var, röntgen ışınlarını görebilmek için röntgen cihazına..

Yani şunu demek istiyorum, biz binlerce bildiğimiz bilmediğimiz dalgalardan sadece 5 tanesini algılayabiliyoruz.

İşte psişik insanlar bu beş duyunun dışında algılamalara sahip kişiler, yani farklı alıcıları var.

Ben bu konu üzerine çok uzun yıllardır araştırma yapıyorum, çünkü benim çocukluğumdan gelen ve başka insanlarda görmediğim bazı yeteneklerim var ve bunları anlama yolunda psişik olayların hepsini inceledim.  Psişik vakaları yalanlayan bütün videoları da izledim ki en iyilerini Richard Dawkins yapmıştır ve James Randi’nin büyük çalışmaları vardır. Hatta James Randi’nin bu konulardaki  bir videosunu blogumda dahi paylaştım.

Neyse ben bu konuda kariyer yapmak istemiyorum, zaten çok bilinsin de istemiyorum. Ama psişik nedir bilmek isteyenler için bu kısa yazıyı yazdım ve şimdi de History Channel’in bir videosunu paylaşıyorum.

Meraklılarına duyrulur.

Kuantum Çift Yarık Deneyi

Çift Yarık Deneyi

(Eğer bu yazı size çok karışık gelirse, direk sondaki videoyu da izleyebilirsiniz.)

Bilim adamları uzun yıllardır maddelerin nasıl hareket ettiğini incelemişlerdir. Bu incelemelerden en meşhuru Çift Yarık deneyidir. Bu deneyin küçük bir versiyonunu isterseniz siz de evde deneyebilirsiniz. Örneğin; elimize tek yarıklı bir materyal alalım ve üzerine tuz dökelim. Materyalin yarık olan kısmından dökülen tuz zeminde bize tek şerit olarak görünür. Aynı işlemi çift yarıklı bir materyalde yaptığımızda bu seferde zeminde çift şeritli tuz görürüz. Buraya kadar her şey olması gerektiği gibi.

Aynı işlemi bilim adamları dalgalar üzerinde yaptığında sonuç nasıl çıkıyor şimdi de bundan bahsedeyim.

Dalgalı bir suya tek yarıklı materyali koyduğumuz zaman yarıktan geçen dalga karşı zemine çarptığında dalganın en yüksek kısmı bize tek şeridi gösteriyor. Aynı işlem çift yarıklı materyalden yapıldığında ise durum çok farklıdır. Her iki yarıktan geçen su dalgaları çıkış noktasından sonra birbirlerine çarpıyor yani bir dalganın tepesi diğer dalganın dibiyle çarpışıyor. Karşı zeminde bizim gördüğümüz ise Girişme modeli denilen çok şeritli görüntüdür.

Şimdiye kadar maddenin (tuz) ve dalganın çift yarık deneyindeki sonuçlarını öğrendik.

Peki bu deneylerin kuantumla ne ilgisi var diye sorarsanız size öncelikle Albert Einstein ?in söylediği bir sözü yazmak isterim..

?Alan? parçacığı yöneten yegane birimdir..

Kuantum bilindiği üzere atom altı parçacıkları inceliyor, elektron gibi. Bilim adamları çift yarık deneyini elektronlar üzerinde uyguladıklarında çok farklı sonuçlar elde etmişlerdir. Elektronlar, tek yarıktan geçirildiğinde tek şerit oluşturuyor, madde deneyinde olduğu gibi. Fakat çift yarık deneyinde ise Girişme modeli oluşturuyor, dalga deneyinde olduğu gibi.

Nasıl olurda madde parçacığı Girişme modeli gösterir? Birazdan hem bu sorunun hem de Albert Einstein? in neden bu sözü söylediğini anlatacağım..
Yapılan deneylerde elektronlar tek yarık deneyinde tek şerit oluşturuyor dedik ve çift yarık deneyinde girişme modeli oluşturduğunu söyledik. Bu sonuç karşısında şaşkınlık yaşayan fizikçiler deneyi daha iyi gözlemlemek için yarıkların olduğu materyalin önüne elektronik göz yerleştirmişlerdir. işte bu durum, bilimin kırılma noktasıdır, çünkü elektronlar çift yarık deneyinde gözlemci (elektronik göz) olduğunda zeminde çift şerit oluştururken, gözlemci olmadığında Girişme modeli (çok şeritli) oluşturmaktadır.

Bu durumun altını çizmek istiyorum tekrar, elektronlar tek yarık deneyinde tek şerit, çift yarık deneyinde ise eğer gözlemci varsa çift şerit, gözlemci yoksa Girişme modeli denen çok şeritli görüntü oluşturuyor. Girişme modeline göre elektronlar; ya yarıktan geçmiyor, ya ikiye bölünüp her iki yarıktan geçiyor, ya da birbirlerine çarpıp parçalanıyor ve bu modeli oluşturuyorlardı.

Fizikçiler; ?Maddenin özelliğini nihai olarak ?alan? belirler, der
Albert Einstein; ?Alan? parçacığı yöneten yegane birimdir, der
Veriler gösteriyor ki ?nesne? denilen şey aslında ?orada? diye adlandırdıklarımız.

Ona nasıl ve neyle baktığımıza göre, gözlediğimiz şeyin özelliği şekil değiştiriyor, bu durumda bize bakmadığımızda her şeyin olası ama baktığımızda olayın tek bir olasılığa indiğini gösteriyor.

Şu anda Bir Rüyada Olmadığımızı İspatlayabilir miyiz?

Şu anda bir rüyada olmadığımızı ispatlayabilir miyiz?

Bu soruyu çeşitli sosyal medya hesaplarımda sordum, 100’e yakın cevap geldi. En çok cevap facebooktan geldi, buradan bakabilirsiniz.

Peki siz ne düşünüyorsunuz?

Bazı kişiler ‘kendimi cimcikliyorum, acıyor. Demek ki rüyada değilim.’ demiş.

Peki rüyada canınız acımıyor mu? Evet acıyor, kim bilir böyle kaç rüya görmüşüzdür.

Gerçek şu ki, rüyada olmadığımızı bilemeyiz.

Sorguluyor, okuyor ve öğreniyor olmamız bu gerçekliği değiştirmez.

Misal ben dün gece çok güzel bir rüya görüyordum, telefon sesi ile uyandım ve o rüyam bitti. Ama rüyanın içindeyken, ne kadar saçma şeyler görsem bile, onun bir rüya olduğunu düşünmek aklıma gelmedi.

Dünya, evren hakkında da bazı gerçeklerimiz veya varsayımlarımız var.

Halbuki evrenin %1’inden bile haberimiz yok ve evreni sadece 5 duyumuzla algılayabiliyoruz. Fakat yine de yaşamak için bunlara güvenmeliyiz.

Ama sorgulamayı asla bırakmamalıyız.

Çünkü biz küçük bir evde açılmış küçük bir delikten dünyaya bakıp, evren hakkında karar veren insanlarız.

Bu yüzden hiç bir gerçek, tam olarak gerçek değildir.

Hakan. (30 Mayıs 2013)

Antalya Seminerimden Notlar

Sabahın 7’sinde Antalya’daydık.

Çok sevdiğim biri bana belirsizlikler prensi demişti. Evet belirsizliği seviyorum, bu yüzden bileti sabahın 5’inde aldık, 6’da da uçağa bindik. Ama keşke daha önce alsaydık diyorum :) Antalya’ya vardıktan sonra değerli dostumuz Psikolojik Danışman Şeref bey karşıladı bizi, Konyaaltı’nda güzel bir kahvaltı yaptık ve seminerimizin yapılacağı Manavgat’taki otele gittik.

Otele ilk vardığımızda…

 

Mayıs ayında olmamıza rağmen otel doluydu ve herkes yüzüyordu.

Seminer öncesinde.. Mikrofonlarda takıldı :)

 

Seminer salonuna girdik. Benden önce de konuşmacılar vardı.

İnsanlar tüm gün oturduğu için üstlerinde bir yorgunluk vardı, onları hareketlendirmeliydim.

Ve yaptım da…

Ve neler yaptık bakın :)

 

İşte böyle geçti seminerimiz.

Bazen sizi bağlayan zincirler, fiziksel olmaktan ziyade zihinseldir.

 

Seminerden sonra minik bir dinleyicimle fotoğraf çekindik :)

 

Seminerden sonra Antalya yerel televizyonu VTV ile de röportaj yaptık.

 

 

Ayrıca seminerden sonra Şeref Kadıoğlu ve Mehmet R. Ayun ile yemek yedik ve sohbet ettik.

Günümü dolu dolu geçirmeyi seven bir adamım. Yeni şeyler denemeyi çok severim.

Antalya’da lunaparka gittik ve denemekten korktuğum birçok şeyi deneme fırsatı buldum.

Bizim için 2 günlük çok güzel maceraydı. Şimdi yeni şehirlere hazırlanmak için İstanbul’dayım.

Bilmiyorsam, Bilmiyorumdur

Bazen insanların bana sordukları sorulara bilmiyorum diyorum, ‘Aaa bunu nasıl bilmezsiniz?’ diyorlar.
Cevap basit ‘bilmiyorum.’

Eskiler ilmin yarısı bilmiyorum diyebilmektir demişler, en azından beni böyle eğittiler.

Eski zamanlarda Osmanlı devleti için çalışan bir alime, vatandaşın birisi bir soru sormuş, o da ‘bilmiyorum’ demiş. Adam da, ‘Nasıl bilmezsin, devletten o kadar maaş alıyorsun.’ demiş.
Alim de şöyle demiş, ‘Ben devletten bildiklerim için maaş alıyorum, bilmediklerim için alsam devletin hazinesi yetmez.’

Bu yüzden bilmiyorsam, bilmiyorum diyorum :)

Ve bildiklerimi de dobra dobra anlatır ve öğretirim.

Öğrettim şeyler için bu linke bakabilirsiniz.

Hayat Sana Her Zaman Şansı Verir

Bana göre şans fırsatlarla hazırlıklı olarak karşılaşmaktır. Herkes fırsatlarla her zaman karşılaşır ama o fırsatı değerlendirebilecek donanımın yoksa o zaman  o şans olmaz.

 

Hayat bize ikinci şansı her zaman verir, adına da ‘yarın’ denir.

Niçin Korkuyoruz?

Niçin  korkuyoruz?

Başarısız olmaktan mı?
Reddedilmekten mi? Küçük düşmekten mi?
Rezil olmaktan mı?
Sırf bu korkular yüzünden hayatımızı hep kısır bir dairenin içinde yaşıyoruz bazen.
Bazen geç kaldığımızı düşünüyoruz.

(devamı için resme tıklayabilirsiniz.)

Neden Korkuyoruz?

Neden korkuyoruz?

Başarısız olmaktan mı? Reddedilmekten mi? Küçük düşmekten mi? Rezil olmaktan mı?
Sırf bu korkular yüzünden hayatımızı hep kısır bir dairenin içinde yaşıyoruz bazen.
Bazen geç kaldığımızı düşünüyoruz.
Bazen risk almaktan korkuyoruz ama şunun farkında değiliz, en büyük risk, hiç risk almamaktır.
Fikirlerimiz, hayallerimiz, hedeflerimiz bizimle birlikte mezara gitmemeli!

Yaşlı adam son vasiyetinde oğluna şöyle demiş;
Oğlum! Cesaretli ol! Hayatına geri baktığın zaman yaptıkların için değil, yapmadıkların için üzüleceksin?

İçinizdeki Çocuk Öldüğünde

Dünyayı değiştiren bütün liderler en büyük hayalcilerdi ve içlerindeki çocuğu hep yaşattılar.

İçimizdeki çocuk öldüğünde geriye kalan cesetlere ‘Yetişkin’ denir.

İçinizdeki çocuğu yaşatın.