Kalbin temizse hikayen mutlu biter!

Kategori: Kıssadan Hisse (page 14 of 22)

İşe yüreğini katmak

Bir işe yüreğinizi kattığınızda ortaya çıkan şey sanatsal bir değer kazanır… İster bir yemek yapın, ister bina, isterseniz de bir resim… İçinde eğer yüreğiniz varsa o bir sanat eseridir. Belki hanımlar biz erkeklere göre bu konuda daha başarılılar ve onlardan öğrenmemiz gereken şeyler var.

Yaptığımız her işe yüreğimizi katabilmemiz dileğiyle?
İyi akşamlar, Hakan.

İyiliğe inan

Kısa sürede 15 milyon kişi tarafından izlenen bu video beni çok etkiledi. Gerçek zenginlik nedir? Hayatımızın anlamı hissettiğimiz duygular mı?

Her gün iyilik yapmak için karşılığında ne alıyor?
Hiçbir şey….
Daha zengin olmayacak, televizyona çıkmayacak, hâlâ kimliği bilinmiyor ve biraz daha tanınmıyor.
İyiliklerinin karşılığı aldığı duygulardır.
Mutluluğa tanık oluyor, daha derin bir anlayışa ulaşıyor, aşkı hissediyor.
Paranın satın alamayacaklarını alıyor.
Ya senin hayatında en çok arzuladığın şey ne?
İYİLİĞE İNAN!

Gördükleri ancak kendi anladıkları kadar olacak

Nerede olursak olalım insanlarla ilişki içindeyizdir; işte, okulda, evde, hatta piknikte bile? Etrafımız kalabalık bir tanıdık ordusuyla da çevrili olabilir? Ama bu her zaman ?anlaşıldığımız? anlamına gelmez.

Eminim sizin de tıpkı benim gibi kendini yeterince anlatamadığınızı hissettiğiniz anlar olmuştur. İşte o anlardan birinde Mevlana?nın aşağıdaki sözü ile karşılaşmıştım, sizlerle de paylaşmak istedim.

”Uğraşma boşuna, seni ancak gördükleri ve duydukları kadar anlayacaklar. Kimse, bir sen daha olmayacak bu dünyada. Kimse tam anlamıyla sende seni bulmayacak. Gücün yetmeyecek herhangi bir dilde kendini anlatmaya, gördükleri ancak kendi anladıkları kadar olacak.”

İyi akşamlar, Hakan.

Mutlu olmak için vazgeçmeniz gereken 12 madde

Aşağıda mutlu olmak için, vazgeçmemiz gereken 12 madde var. Biliyorum bazılarımız, ‘yaşamayalım daha iyi’ diyecek
En çok vazgeçemediğiniz madde hangisi?
Veya vazgeçmeyi başardığınız?

1) Haklı olma ihtiyacından vazgeçin.
2) Herşeyi kontrol etme ihtiyacından vazgeçin.
3) Başkalarını suçlamaktan vazgeçin.
4) Kendinizi suçlamaktan vazgeçin.
5) Değişime direnmekten vazgeçin.
6) Etiketlerden vazgeçin.
7) Mazeretlerinizden vazgeçin.
8) Korkularınızdan vazgeçin.
9) Şikayet etmekten vazgeçin.
10) Bağımlılıklarınızdan vazgeçin.
11) Mükemmelliyetçilikten vazgeçin.
12) Başkalarının beklentilerine göre yaşamaktan vazgeçin.

İyi akşamlar,
Hakan.

Önemli olan zirveye çıkmak değil, her gün bir adım ilerleyebilmektir.

Önemli olan zirveye çıkmak değil, her gün bir adım daha ileriye gidebilmektir. Neyi başardığınızın bir önemi yok, her gün bir adım ilerlemek, yeni şeyler öğrenmek ve gelişmek bizi mutlu eder. Hayat bisiklet sürmeye benzer, pedalı hep çevirmek gerekir, pedalı çevirmeyi bırakırsak düşeriz.

İlerlemek kendi içinde zorlukları da meydana getirir ama bizi mutlu eden zorlukları aşmaktır zaten.

Kaçımız soyulmuş ayçekirdeği seviyoruz? Ama onu biz çıtlattığımızda, biz soyduğumuzda tadı başka oluyor, çünkü emek harcıyoruz.

Bazen tek sorunumuz, sorunları sorun olarak görmemiz. Sorunlar bizim ilerlememizi sağlayan armağanlardır. En azından ben böyle inanıyorum.

İlerlemeye devam…
Sevgiler herkese,
Hakan.

Kanal D, Doktorum programında sigarayı bırakmanın yollarını anlatacağım.

25 Nisan Cuma günü, Doktorum programında sigarayı bırakmanın yollarını anlatacağım.

Neden sigara içiyoruz?
Sigarayı nasıl bırakacağız?

NEDEN SİGARA İÇİYORUZ?

Sigara içmemizin iki nedeni var;
1) Bilinçaltı kalıplar; Doğduğumuzdan itibaren çevremizden, anne-babamızdan, sinemadan, televizyondan gelen sigara ile ilgili mesajlar, yönlendirmeler bilinçaltımızda sigaranın anlamanı şekillendiriyor. ‘Sigara rahatlatır’, ‘Sigara içen seksidir’, ‘Sigara benim dostumdur’, ‘Sigara can sıkıntımı alır’ gibi kalıplar oluşturuyor. Özellikle 18 yaşımıza kadar bilinçaltımız çevreden gelen mesajlara daha açık bir halde olduğu için, bu mesajları gerçekmiş gibi işliyor ve farkında olmadan sigaraya yöneliyoruz. Yarın daha fazlasını fotoğraflarla anlatacağım.
2) Nikotin. İlk sigaramızı yaktığımızda içimizde bir canavar doğuyor. Bu nikotin canavarı. Aslında her sigara içişimizde bu canavarı besliyoruz ve bir süre sonra bu canavar bizi ele geçiyor. Fakat size güzel bir haberim var. Bu canavarı 72 saat beslemediğinizde ölüyor ve nikotin tamamen vücudunuzdan atılıyor. 72 saatten sonra çektiğimiz bütün sıkıntılar bilinçaltı kalıplarımız ve bağımlılığımız.

SİGARAYI NASIL BIRAKACAĞIZ?

Sigarayı bırakmanın ilk adımı maruz kaldığımız yönlendirmeleri fark etmektir.
İkinci adım bilinçaltındaki olumsuz mesajları silmektir.
Yarın programda bu konuyu ayrıntılı anlatacağım ve bir uygulama yaptıracağım.

Kaçırmayın,
Görüşmek dileği ile,
Hakan.

hakanmengucdoktorum

 

Senin gönlün değişirse, dünya değişir

Şems-i Tebrizi demiş ki; ‘Senin gönlün değişirse, dünya değişir.’

Düşüncelerimiz değiştiğinde bir süre sonra davranışlarımız değişmeye başlıyor. Davranışlarımız diğer insanların davranışlarını etkiliyor, onların davranışları da başkalarının davranışlarını etkiliyor..

Bu yüzden inanıyorum ki, dünyayı değiştirmek isteyen kişi ilk önce kendini değiştirmeli, sonrası zaten gelecektir…

İyi akşamlar,
Hakan.

Siz topal tilki yi mi? Yoksa yiğit aslanı mı oynuyorsunuz?

Siz Topal Tilkiyi mi, Yiğit Aslanı mı Oynuyorsunuz?

Adam, ormanda dolaşırken, çalıların arasında bir tilki görmüş. Ama bu tilkinin dört ayağı da sakatmış. Adam, bu tilki böyle nasıl yaşıyor, merak etmiş. İzlemeye başlamış. Birden çalıların arasından ağzında bir tavukla bir aslan çıkmış gelmiş. Aslan tavuğun yarısını tilkiye vermiş, diğer yarısını kendi yemiş ve çekip gitmiş. Adam bu mucize karşısında donmuş kalmış. ?Allah?ım? demiş, ?Sen kullarını nasıl koruyup kolluyorsun. Ben de sana teslim oluyor ve kendimi sana bırakıyorum.? Ve gitmiş bir ağacın altına oturmuş, beklemeye başlamış. Bir gün geçmiş, iki gün geçmiş hiçbir şey olmamış. Adam açlıktan ölecek. Ellerini açmış, göğe seslenmiş ?Allahım beni görmüyor musun?? Gökten bir ses gelmiş: ?Görüyorum da şaşırıyorum, neden sakat tilkiyi taklit ettin de, o yiğit aslanı taklit etmedin??

Sık sık kendinize bakın. Kimi oynuyorsunuz, tilkiyi mi, aslanı mı? Ne zaman birilerinden bir şeyler bekliyorsanız bilin ki siz topal tilkisiniz. Bırakın bu rolü, siz yiğit aslan olun.

(Yukarıdaki fotoğraf Güney Afrika’da eğitim aldığım ‘Aslan Rehabilitasyon Merkezi’nde çekildi.) ? Güney Afrika Cumhuriyeti’de.

Plasebo Uykusu

Plasebo farmakolojik olarak etkisiz, fakat telkine dayalı ve plasebo etkisi olarak da bilinen tedavi etkisini ortaya çıkaran bir tür ilaçtır. Vücuda ağızburun veya enjeksiyonyolu ile verilebilir.

Aslında plasebonun fiziksel anlamda tedaviye yönelik bir gücü yoktur. Sahip olduğu tedavi gücünü tamamen hastanın verilen ilacın ?işe yarayacak? ilaç olduğunu düşünmesinden alır. Plasebo tıbbın bilimsel olarak açıklayamadığı bir yöne ?insanların istemeleri halinde kendi kendilerini iyileştirme gücü?ne yöneliktir.

Plasebo uyku alışkanlıkları üzerinde de denenmiş. (Orjinal kaynak yazının sonundadır.)

Yapılan bu deneyde beyin dalgalarını ölçen (oysa aslında hiçbir işe yaramayan) aletler bağlanan denekler uyandıktan sonra az uyumasına rağmen, ‘çok uyudun’ denen deneklerin bedenleri çok uyumuş gibi tepki vermiş, ‘az uyudun’ denen deneklerin bedenleri de az uyumuş gibi tepki vermiş. Yani düşünce ve inanç uykumuzu dahi bu oranda etkilemiş.

Düşünce gücümüzün bedenimizde nasıl bir etkisi var? Sınırları neler? Bu gücümüzün farkında mıyız?

Tıp fakültelerinde plasebo etkisi incelenir ama ‘nasıl oluştuğu’ incelenmez. Hangi faktörlerin plasebo etkisini arttıracağı/azaltılacağı üzerinde çalışılmaz. Plasebonunun sınırları neler? Bu konuda çalışılmaz. Umarım bu alanı bir gün tüm ayrıntıları ile incelemeye başlarlar. Eğer benden de yardım isterlerse bu konuda anlatacağım ve paylaşacağım çok bilgi var.

Kaynak: http://www.peerreviewedbymyneurons.com/2014/01/16/theres-placebo-effect-sleep/

Hayatınızdaki en büyük engel nedir?

success_basariBazı hedefleriniz var ve bunları gerçekleştiremiyorsunuz? Neden?

– Param yok,

– Zamanım yok,

– Yaşım müsait değil,

– Birileri bana destek olmuyor…

Dedikleriniz doğru fakat başarılı olmak zaten bu tür engelleri aşabilip hedefe ulaşmaktır. Engellere takılıp kaldıysanız bu yazıma mutlaka bakın.

Şunu söylemek istiyorum, ben de bir çok kez başarısız oldum, hala yıllardır yapmak isteyip de yapamadığım projelerim var. Bunlar için hala uğraşıyorum, her yolu deniyorum. Bugüne kadar denediğim yollar beni istediğim sonuca götürmedi ama farklı yollar deneyip hedefimi gerçekleştirmeye çalışıyorum. Bir gün istediğimi elde edersem bunun hikayesini anlatacağım sizlere.

Sadece şunu bilmenizi istiyorum, başarılı olmak zorluklara rağmen hedefe ulaşmaktır.

Son olarak sizinle Pauline adında genç bir hanımın hikayesini paylaşmak istedim.

Kendinize iyi bakın.

İyi bir televizyon sunucusu nasıl olmalı?

İyi bir televizyon sunucusu nasıl olmalı?

Bu soru beraberinde ‘iyi’ nedir sorusunu da getiriyor, kimilerine göre iyi sunucu diksiyonu düzgün hatasız konuşan biriyken, kimisine göre ‘doğal’ olabilen bir sunucudur. Ben olayı felsefik tartışmaların ötesine taşıyıp şu noktadan inceleyeceğim; İyi sunucu eşittir; insanların izlediği, (reyting alan) insanları etkileyebilen ve doğal olabilen kişi.

Televizyonculuk vahşi bir dünyadır, reytingin yoksa senin programını yayından kaldırırlar. Seni torpille bir yere getirebilirler, mesela ceo veya yöneticinin arkadaşıysan torpille bir yere gelebilirsin ama torpille orada kalamazsın. Torpille kalabileceğin bazı saat dilimleri var tabii, televizyon kanalları gelirlerinin %80’nini prime-time yayın kuşağından kazanırlar. O yüzden torpille uzun süre kalamayacağın tek yer burası. Çünkü bir televizyon kanalı sahibi için amiyane tabirle kendi ayağına sıkmak olur.

Prime-time yayın kuşağı nedir?

Prime-time yayın kuşağı televizyonun en çok izlendiği saattir. 20.00 ila – 24.00 arası insanlar genellikle evlerinde olduklarından, televizyon en çok bu saatte izlenir. Daha açık anlatmam gerekirse, Türkiye’de 50 milyon insanın çalıştığını varsayarsak, bu insanlar sabah uyanıp işe gidiyor ve evlerine ortalama 19.00 gibi dönüyor, bir saatin yemekle geçtiğini varsayarsak 20.00 gibi koltuklarının karşısına geçip televizyon izlemeye başlıyorlar. Saat 20.00’ye kadar televizyon izleyicisi 20 milyonken saat 20.00 itabari ile birden 70 milyona çıkıyor.

Ve sizi ne kadar çok insan izliyorsa, o kadar çok reklam alır, o kadar çok para kazanırsınız. Çünkü siz bir televizyon kanalına reklam verirken şunu soruyorsunuz, ‘Bu reklamı kaç kişi görecek?’ 5 milyon kişi görecekse ona göre para ama 70 milyon kişi görecekse elbette ki daha çok para ödüyorsunuz.

O yüzden tekrar hatırlatayım, televizyon kanalları gelirlerinin %80’nini prime-time yayın kuşağından kazanırlar, bu yüzden en iddialı prodüksiyonlar bu saattedir, en büyük çekişme bu saattedir. Burada hatasız olmalısınız, bu yayın saati hatayı kaldırmaz.

Başarılı bir sunucu olmak

Daha önce ‘televizyonda başarının sırları’ adlı yazımda ‘nasıl bir sunucu izlenir?’ konusunu da ele almıştım, şimdi bunu biraz daha açacağım.

Programın görünür yüzü, yani kalbi sunucudur. Peki ideal, izlenilirliği olan bir sunucuda hangi özellikler olmalı?

1) Güzel olmalı: Yani göze hoş gelmeli, televizyon güzeli sever. Bazen kişi güzel olmayabilir ama sempatiktir. Bu da güzellik kavramı içine girer. Çünkü sempatik ve sıcak insanları bir süre sonra güzel görmeye başlarız. Dünyanın en çok izlenen televizyoncularından biri olan Oprah Winfrey’e güzellik kraliçesi diyemeyiz herhalde :) ama sempatikliği ve sıcaklığı onu her zaman izlenilir kılmıştır.

2) Yeterli olmalı: Konuştuğu konulara hakim olmalı, kendi konusu dışında entellektüel ve bir çok konuda bilgi sahibi olmalı. İnsanlarla samimi sohbetler kurmanın yolu onların dünyalarının içine girmektir. Bunun yolu da bir çok konuda bilgi ve deneyim sahibi olmaktır. Balıkçılık ile uğraşan bir konuğunuzun geldiğini varsayalım, siz de balıkçılık konusunu biliyorsanız, o kişi kendini size yakın hisseder. Bu enerji de direk televizyona yansır. Pazarlamacılar birebir ürün satışlarında ‘yakınlık’ kuralını kullanma üzerine eğitilirler.

3) Lider olmalı: Seyirci olarak programı izlerken, bize stüdyonun lideri, hakimi olduğunu hissettirmeli, emanet gibi durmamalı ekranda.

4) Samimi Olmalı: Ekranı açtığımızda onu evimizden birisi gibi görmeliyiz. Bizim gibi gülmeli, ağlamalı, şaşırmalı, kızmalı. Televizyonculukta ?Kendi evimden birisi gibi? tabiri çok önemli, televizyonu açtığımızda farkında olmadan ilk olarak bu kişilerin programlarına bakarız.

5) Kendini Ekibe Teslim Etmeli

Egosunu bir kenara bırakıp, ekibi ile tam bir takım oyunu içinde olup, kendini güvenle ekibine teslim edebilmeli. Mehmet Öz?ün ekibine nasıl teslim olduğunu birinci ağızlardan duymuştum, önüne gelen hiç bir şeye itiraz etmiyor ve ekip onu uygun gördüyse, bir bildikleri vardır deyip o sadece sunumuna odaklanıyor.

Bir sunucu yukarıdaki beş maddeye sahipse vazgeçilmez bir sunucu olur. Türkiye?de bu özelliklere sahip sunucu çok zor bulunduğu için genellikle erkek sunucunun yanında güzel bir hanımefendi, ya da ünlü güzel bir hanımefendi kullanılır. Sunucu kadınsa aynı şekilde yanına yakışıklı bir erkek, ya da ünlü bir erkek getirilir. Bana göre Mehmet Öz, bir televizyon sunucusunda olması gereken özelliklere sahip.