Aşk kelimesinin içi bugünlerde çok boşaltıldı. İnsanlar hoşlandılar, aşk dediler, cinsel çekilim hissettiler aşk dediler, tutku duydular aşk dediler. Fakat aşkın bunların ötesinde bir duygu olduğunu pek çoğumuz unuttu. Eskilerin dediğine göre aşk iki beden arasında değil iki gönül arasında yaşanandır. Ve aşk ben değil, sen diyebilmektir.

Mantık birlikteliği mi aşk birlikteliği mi?

Arkadaş sohbetlerinde hem kadınlara hem erkeklere sorarım, “Onu neden seviyorsun?” genelde buna benzer cevaplar gelir;

“-İşinde çok başarılı, saygı duyulan birisi”

“-Çok yakışıklı/güzel”,

“-Oturmasını kalkmasını, insanlarla nasıl konuşması gerektiğini biliyor.”

Eğer bu tarz cevaplar geliyorsa orada gerçek anlamda aşk yoktur.

Aşk olduğunda genelde cevaplar şu şekildedir,

-Gülüşüne aşığım”,

“-Bilmiyorum”,

“-Ruhunu seviyorum”,

-Hissediyorum ama açıklayamam”

Tabii ki onun sosyal statüsünü, başarısını, güzelliğini seçmekte yanlış bir şey yoktur, herkes birbirine dürüst olduğu sürece istediği seçimi yapabilir. Benim demek istediğim aşk geldiğinde, insan karşısındakinin hiçbir statüsünü, güzelliğini görmez.

Mecnun’un gözleri

Mecnun’un aşkını duyan devrin hükümdarı Harun Reşit, Leyla nasıl güzel bir kızdır ki, Mecnun’u böyle çöllere düşürüp şiirler yazdırmıştır, diye merak eder. Leyla’yı buldurur ve sarayına getirttirir. Leyla’ya büsbütün bir bakar ve Mecnun’un gördüğü güzelliklerin hiçbirini göremez. Daha da meraklanır ve derhal Mecnun’u sarayına getirttirir. Mecnun’a sorar, “Senin dillere destan ay parçası diye anlattığın Leyla bu Leyla mı? Ben senin şiirlerindeki Leyla’yı burada göremiyorum,” der. Mecnun’da cevaben der ki,” Benim gözlerimle bakmıyorsunuz hünkarım. Benim gözlerimle Leyla’ya bakabilseydiniz ancak o zaman görürdünüz onun güzelliğini” der.

Aşık olduğumuzda beynimizde neler olur?

Birisine aşık olduğumuzda beynimizde adeta bir hormonal kokteyl gerçekleşiyor. Peki hangi hormonlar salgılanıyor? Oksitosin, sevgi hormonu, Vazopressin, sadakat hormonu olarak biliniyor ve Dopamin, zevk aldığımız, kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan hormon.

Aşk ve Sevgi birbirinden farklıdır!

Aşık olduğunla evlen ama aşıkken evlenme diye bir söz duymuştum. Desteklediğim bir sözdür. Hayatta her şey bir süre sonra şekil değiştirir, aşk da bir süre sonra şekil değiştirecektir ya sevgiye evrilecektir ya da bitecektir.

Sevgiye evrilmesi için kişilerin kültürlerinin, zekalarının, hobilerinin ve zevklerinin birbirine yakın olması gerekir. Aksi taktirde sorunlar yaşanmaya başlanacak ve bu sorunlar gitgide büyüyecektir.

Bununla birlikte iki tarafın da eşit derecede gelişmeye ve değişmeye açık olması gerekir. Biri gelişirken diğeri yerinde sayıyorsa, biri değişirken diğeri değişime direniyorsa ilişki içinde kopukluklar meydana gelmeye başlayacaktır.

Uzun ilişkilerin sırrı, aşkı sevgiye dönüştürmektir.

Aşk sevgiye nasıl dönüşür? Uzun ilişkilerin 7 sırrı

1- İki tarafın da birbirinden bağımsız kendi hayatı olmalı. Kendi hedefleri, kendi arzuları, kendi istekleri. İlişkiye başladı diye arkadaşlarıyla ilişkisini kesmemeli, çevresinden vazgeçmemeli. Tabii ki bazı değişiklikler olması normaldir ama hayatının tek merkezi karşındaki kişi olmamalı.

2- Bir elmanın iki yarısı olmamalılar. İki ayrı elma olmalılar. İki ayrı çiçek olmalı, birleşince buket olmalı. Bir elmanın yarısıyız demek, o yokken yarımım demektir bilinçaltında.

3- Kültür farkı başlarda sorun değil gibi gözükür ama zaman içinde büyük problemlere yol açabilir. Tabii ki iki taraf da değişmeyi reddederse! Biri özgür ruh istediği her şeyi denemek ve yapmak isteyen, diğeri daha muhafazakar, tutucuysa, kişiler birbirlerine başlarda farklı geldikleri için çekicilik hissedebilirler ama sonrasında bu zıtlıklar sorunlar doğurmaya başlar.

4- Anlayışlı olmalı! Kadın erkek birbirini her konuda anlayamayabilir ama anlayışlı ve saygılı olunursa ortada bir sorun olmaz. Zaten bir insan neden kendisinin bir kopyasını istesin ki? Farklı görüşler bizi geliştirir, olgunlaştırır. Ama saygısızlık bir ilişkiyi daima yıpratır, sonunda da tüketir.

5- Sabırlı olmak. İki taraf da belli zamanlarda, belli durumlarda sabırlı olmayı bilmeli. Bir bina bir günde yapılmaz, zaman alır. Paulo Coelho’nun da dediği gibi, “Hiçbir ilişkinin üzerinde sürekli güneş parlamaz fakat iki insan bir şemsiyeyi paylaşıp, fırtınaları birlikte atlatabilirler. “

6- Dürüstlük: Bir şair, “Dürüstlük pahalı bir mülktür, ucuz insanlarda bulunmaz” demişti. Gerçekten de dürüstlük başlarda can acıtıcı gibi gözükse de uzun ilişkilerin sırrıdır. Kaybetme korkusu ya da sorun çıkmasın düşüncesinden dolayı birbirine dürüst olmayan çiftler, farkında olmadan ilişkilerine en büyük zararları verirler.

7- Cinsellik: Cinsellik maalesef bizim kültürümüzde hep “ayıp” olarak algılandığı için, kişiler kaç yaşına gelirlerse gelsinler cinsellik konuşmaktan kaçınıyorlar, utanıyorlar. İstediklerini ya da istemediklerini söyleyemiyorlar. Cinsellik bir ilişkinin çok önemli bir parçasıdır ve çiftler bu utanma durumundan vazgeçmeli, birbirleri ile açıkça konuşabilmelidirler. Cinsellikten kaçmak, onu yok saymak, görmezden gelmek, konuşmamak sorunu çözmüyor, sadece bastırıyor ve o bastırılmış duygular ilişkiye uzun vadede büyük zararlar verebiliyor. Bugün cinsel konularda çalışan birçok terapist var, yardım almaktan çekinmeyin!

Ve son olarak şu mesajla bitirelim; “Sevdiklerinize uçmaları için kanatlar, geri dönebilmeleri için kökler verin. Ve de yanınızda kalmaları için nedenler …”

Vazgeçilmez Kadın Olmak!

Yalnız Kadınlar İzlesin!