Mevleviliğin ortaya çıkışı

Hz. Mevlâna ve Mevlevîlik Tarîkatının Kökenleri

Hz. Mevlâna’nın döneminde, onun etrafında ve medresesinde bir grup mürit toplanmıştı. Bu müritler, herhangi bir resmi tarîkat usulüne bağlı olmaksızın, Mevlâna’nın derslerine ve sohbetlerine katılıyorlardı. İlginç bir nokta, Hz. Mevlâna’ya intisap etmek isteyenler için uygulanan özel bir ritüeldir. Bu ritüel, “çehâr darb” olarak adlandırılır ve kişinin saç, bıyık, sakal ve kaşlarından küçük bir miktar kıl kesilmesini içerir. Bu ritüel, kişinin tarikata katılımını simgeler ve Şems-i Tebrizî ile Mevlâna’nın karşılaşmasından önce, yani 1244 yılından önce gerçekleştiği belirtilmektedir (Gölpınarlı: s. 164).

Hz. Mevlâna, bazı yetişmiş müritlerine şecere yazarak onları çeşitli bölgelere göndermiş, bu da Mevlevîlik Tarîkatının temellerinin atıldığının bir göstergesi olarak kabul edilmektedir.

Mevlevî tarihçisi Sâkıb Dede’nin (öl. 1735) tespitlerine göre, Mevlevîlik; Semâ, sefâ, vecd ve hâl gibi kendi âdâb ve erkânına ek olarak, Nakşibendî tarîkatının esasları ve Şems’in aşk ve cezbe temelleri üzerine kurulmuştur (Sefîne: I, 134). Bu tanım, tarîkatın en güzel açıklamalarından biri olarak kabul edilir.

Bunun yanı sıra, Mevlevîlik yolu, sadece bir tarîkat olmanın ötesinde, aşk yolunu, cezbe yolunu temsil eder. Aynı zamanda, bir kültür hareketi olarak ve irfana ulaştıran bir yaşam biçimi olarak ön plana çıkar. Bu yol, dünyadan el etek çekmeyi değil, daha ziyade dünyayı anlamak ve içsel bir bilgeliğe ulaşmak için bir araç olarak görülmektedir. Hz. Mevlâna’nın öğretileri ve Mevlevîlik, zamanla sadece bir tarikat olmaktan çıkıp, derin manevi ve kültürel bir akım haline gelmiştir.

İlk hilaf Hüsameddin Çelebi

Hz. Mevlâna’nın Vefatından Sonra Mevlevîlikte Liderlik Değişimi

Hz. Mevlâna’nın 1273 yılında vefat etmesi, Mevlevîlik için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Onun vefatının ardından, Mesnevî’nin kâtibi Çelebi Hüsameddin, Hz. Mevlâna tarafından liderlik için uygun görülmüştü. Bu tercih, Hz. Mevlâna’nın hayatının son dönemlerinde, çevresindekilere verdiği bir cevaptan kaynaklanıyordu. Kendisine “Sizden sonra hilafet kimin olacak, sizin yerinize kim geçecek?” şeklinde yöneltilen sorulara, “Çelebi Hüsameddin halifemiz olur.” diyerek yanıt vermiş ve böylece liderlik koltuğunun kimin tarafından devralınacağını belirtmişti (Eflâkî: II, 162).

Hz. Mevlâna’nın oğlu Sultan Veled, babasının vefatı sırasında olgun bir yaşta (47 yaşında) olmasına rağmen, babasının boşalttığı makama geçmeyi reddetmiş ve o da Çelebi Hüsameddin’i liderlik için uygun görmüştü (İbtidânâme: b. 2668 vd.).

Çelebi Hüsameddin, Mevlevîlikte meşihat görevini 11 yıl boyunca sürdürdükten sonra 1284 yılında vefat etmiş ve bu durum, Sultan Veled’in liderlik makamına geçişini bir zaruret haline getirmiştir. Hz. Mevlâna’nın vefatından sonra bu liderlik değişimi, Mevlevîlik tarikatının devamı ve gelişimi açısından büyük önem taşımıştır. Bu dönem, Mevlevîlik tarihinde önemli bir geçiş ve dönüşüm süreci olarak kabul edilir. Sultan Veled’in liderliği altında, Mevlevîlik daha da yaygınlaşmış ve derinleşmiştir.

Sultan Veled Döneminde Mevlevîlik: Kurumsallaşma ve Yayılma

Mevlevîlik, Sultan Veled’in liderliği altında önemli bir dönüşüm yaşamış ve kurumsallaşma sürecine girmiştir. Sultan Veled’in 1284 ile 1312 yılları arasında, yaklaşık 28 (veya 21) yıl süren liderliği döneminde, Mevlevîlik önemli gelişmeler kaydetmiştir.

Bu dönemde, mürit ve dost sayısı artmış, sarayla ilişkiler güçlenmiş ve daha da önemlisi, Semâ, müzik ve Mesnevîhânlık gibi Mevlevîlik uygulamaları belirli bir düzene sokulmuştur. Bu düzenlemeler, Mevlevîliğin kurumsallaşmasının temelini oluşturmuştur. İlerleyen yıllarda, Pîr Âdil Çelebi’nin (ö. 1460) meşihatı döneminde yapılan yeniden yapılanma ile bu temel üzerine inşa edilen Mevlevîlik âdâb ve erkânı, günümüze dek büyük bir değişiklik olmaksızın devam etmiştir.

Sultan Veled döneminde Mevlevîlik, bir yandan belirli usullere oturtulurken, diğer yandan Sultan Veled’in gönderdiği elçiler sayesinde, özellikle Kırşehir, Amasya ve Erzincan başta olmak üzere Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yayılmaya başlamıştı. Bu elçiler, gittikleri yerlerde büyük sempati ile karşılanıyor ve kurulan Mevlevî zâviyelerinde Hz. Mevlâna’nın fikirleri, Semâ ve müzik aracılığıyla kalpleri kazanıyordu.

Sultan Veled’in 1312 yılında vefatıyla Mevlevîlik Yolu’nun esasları büyük ölçüde belirlenmişti. Ondan sonraki lider, oğlu Ulu Ârif Çelebi (d. 1272), zaten babasının zamanında kendini yetiştirmiş ve Mevlevîliği Anadolu ve İran’da yaymak için çaba göstermişti. Sultan Veled’in liderliği ve sonrasındaki dönem, Mevlevîlik tarihinin en önemli evrelerinden biri olarak kabul edilir. Bu dönem, hem Mevlevîliğin kurumsal yapısının oluşumu hem de geniş çaplı yayılımı açısından kritik bir öneme sahiptir.

Özetlersek, Mevleviliğin ortaya çıkışı ve gelişimi, Hz. Mevlâna ve onun müritleri etrafında şekillenmiştir. Mevlâna’nın etrafında toplanan müritler, resmi bir tarikat olmaksızın onun ders ve sohbetlerine katılırken, Mevlevîlik, Semâ ve aşk gibi özgün ritüelleriyle kendine has bir yol izlemiştir. Hz. Mevlâna’nın vefatından sonra liderlik, ilk olarak Çelebi Hüsameddin’e, sonra Sultan Veled’e geçmiş ve bu dönemde Mevlevîlik, kurumsallaşma ve yayılma sürecine girmiştir. Sultan Veled döneminde Mevlevîlik, Anadolu’nun çeşitli yerlerine yayılarak geniş bir etki alanı kazanmıştır. Bu dönem, Mevlevîlik tarihinin en önemli evrelerinden biri olarak görülür, zira hem kurumsal yapının oluşumu hem de geniş çaplı yayılımı açısından kritik bir öneme sahiptir.

Kaynakça ve Ek Okumalar

Ankaravî, İsmail Rüsûhî: Risâle-i Usûl-i Tarîkat ve Bi’at, Süleymaniye Küt. Nâfiz Paşa Böl., no: 352, 1b-7b

Arpaguş, Sâfi, Mevlevîlikte Ma’nevî Eğitim, Vefa Yay., İstanbul, 2009

Asaf Hâlet Çelebi, Mevlânâ ve Mevlevîlik, Hece Yay., Ankara, 2002

Aşcı Dede, Aşcı Dedenin Hatıraları, Haz. Reşat Ekrem Koçu, İstanbul, 1960

Banoğlu, Niyazi Ahmed, “Atatürk ve Mevlâna”, Tarih ve Coğrafya Dünyası, Mevlâna Özel Sayısı, 15 Aralık 1959, s. 415-416

Çelebi, Esin, “Cumhuriyet Döneminde Mevlevîlik”, Yüzyıllar Boyu Mevlâna ve Mevlevîlik, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Uluslararası Mevlânâ Vakfı Yay., İstanbul, 2008, s. 32

Çilehâne Mektupları, Tahir Olgun, Haz. Cemâl Kurnaz, Gülgün Erişen, Akçağ Yay., Ankara, 1995

Demirci, Mehmet, Mevlânâ ve Mevlevî Kültürü, H Yay., İstanbul, 2008

Derman, M. Uğur, “Mevlevîlik ve San’at”, Konya’dan Dünya’ya Mevlâna ve Mevlevîlik, Karatay Bel. Yay., İstanbul, 2002, ss. 203-212

Eflâkî, Şemseddin Ahmed, Menâkıbü’l-ârifîn, çev. Tahsin Yazıcı, Âriflerin Menkıbeleri, I-II c., İstanbul, 1986-1987

Gölpınarlı, Abdülbaki, “Mevlevîlik”, MEB İslâm Ansiklopedisi, VIII. c., İstanbul, 1993, ss. 164-171

Gölpınarlı, Abdülbaki: 2006, Mevlevî Âdâb ve Erkânı, İnkılâp Yay., İstanbul, 2006

Hakâyık-ı Semâ, Hacı Feyzullah Efendi, çev. Mahmûd Celâleddîn,İstanbul, 1334-1336

İbtidânâme, Sultan Veled, çev. Abdülbaki Gölpınarlı, İbtidânâme, Ankara, 1976

Köstüklü, Nuri, Vatan Savunmasında Mevlevîhaneler, Çizgi Kitabevi, Konya, 2005

Küçük, Sezai, Mevlevîliğin Son Yüzyılı, Simurg Yay., İstanbul, 2003

Lewis, Franklin, Mevlânâ Geçmiş ve Şimdi, Doğu ve Batı, Kabalcı Yay., İstanbul, 2010

Mevlânâ’dan Sonra Mevlevîlik, Abdülbaki Gölpınarlı, İnkılâp Yay., İstanbul, 1983

Mevlevî Matbah-ı Şerif Terbiyesi, Ser-tabbâh-ı Dergâh-ı Mevlânâ Mustafa Nizâmeddin, SÜ Mevlâna Araştırmaları Enstitüsü İhtisas Küt., Yazma no: 305

Mevleviyye Silsilesi, Seyyid Fâzıl Mehmed Paşa, Haz. Tahir Hafızalioğlu, İnsan Yay., İstanbul, 2010

Nablusî, Abdülganî, el-‘Ukûdü’l-lu’luiyye fî tarîki’l-sâdat’l-Mevleviyye, Şam, 1329 H.

Önder, Mehmet, “Mevlevîliğin Sistemleşmesi, Sultan Veled ve Diğer Postnişînler”, Konya’dan Dünya’ya Mevlâna ve Mevlevîlik, Karatay Bel. Yay., İstanbul, 2002, ss. 131-150

Özönder, Hasan, “Mevlevî Dergâhlarında Mutfağın Önemi ve Âteş-Bâz Makâmı”, Konya’dan Dünya’ya Mevlâna ve Mevlevîlik, Karatay Bel. Yay., İstanbul, 2002, ss. 179-184

Sayar, Ahmet Güner, Osmanlıdan Cumhuriyete Portre Denemeleri, Ötüken Yay., İstanbul, 2000

Sefîne-i Nefîse-i Mevleviyyân, Sâkıb Dede, I-III c., Mısır, H. 1283

Sipehsâlâr, Ferîdûn b. Ahmed, Risâle-i Sipehsâlâr be Menâkıb-ı Hüdâvendigâr, çev. Tahsin Yazıcı, Mevlâna ve Etrafındakiler, İstanbul, 1977

Şafak, Yakup, Mevlevî Gülbangleri, Konya İl Kültür ve Turizm Müd. Yay., Konya, 2010

Şimşekler, Nuri: 2004,  “Mevlevîliğin Tarihi Seyri”, Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî-İnsanlığın Aynası, Editör: Ahmet Efe, Konya B. Şehir Belediyesi Yay., 313 s., Konya, 2004, ss. 145-165

Şimşekler, Nuri: 2007,  “The Spread of The Mawlawiyya and The Reasons for Its Spread in The Aegean Region in The XVIth Century”, Mevlâna Araştırmaları Dergisi-The Journal of Rumi Studies, Selçuk Üniversitesi Mevlâna Araştırma ve Uygulama Merkezi Yay., Yıl: 1, Sayı: 1, Mayıs 2007, ss. 143-158

Şimşekler, Nuri: 2009, “Sipehsâlâr, Ferîdun”, TDV İslâm Ansiklopedisi, İstanbul, 2009, c. XXXVII, s. 260

Şimşekler, Nuri: 2011,  Mutfakta Pişen Canlar, Yüzyılların Birikimi Mevlevî Kültürü,Life Pro. Yay., Konya 2011

Tanrıkorur, Barihüda, “Mevleviyye”, TDV İslâm Ansiklopedisi, Ankara, 2004, c. XXIX, ss. 468-475

Top, H. Hüseyin, Mevlevî Usûl ve Âdâbı, Ötüken Yay., İstanbul, 2001

et-Tuhfetü’l-behiyye fi’t-tarîkati’l-Mevleviyye, Trabzonlu Köseç Ahmed Dede, Haz. Ali Üremiş, Serander Yay., Ankara, 2007

Uzluk, Şahabettin, Mevlevilikte Resim Resimde Mevleviler, İş Bankası Yay., Ankara, 1957