Kalbin temizse hikayen mutlu biter!

Etiket: huzur (page 1 of 1)

Bu sabah iki tane hediye açtın mı?

sukretmek_hakan_menguc

 

Her sabah iki tane hediye açarız, bunlar gözlerimizdir.

Kimler zengin diye sorarım seminerlerimde, bir iki kişinin eli kalkar sadece.

Sonra seyircilerin arasına inip, ‘Kulağını 10 bin liraya satar mısın?’ derim, ‘Hayır’ der.

Peki 100 bin liraya? 1 milyona? ya da kolunu satar mısın? Gözlerini?

Ne kadar zengin olduğunu hatırla, farket.

Bunları zaten biliyorum deme,

Hatırla, tekrar et, her gün şükrettiğini tekrarla.

Böylece ‘şükür bilinci’ oluşsun, ‘tatminkarlık’ bilinçaltının en derinlerine işlesin.

Bir basketçi, potaya bir kere topu attığında, nasıl atılacağını öğrenmiştir ama o sürecin bilinçaltına işlemesi için yüzbinlerce atış yapması gerekir.

Tuğlaları üst üste koymak tekrar değil, tesistir.

En güzelinin değil, en hayırlısının olması dileğiyle, hoşçakal.

 

Mekan her zaman bulunur da, huzur veren insan her zaman bulunmaz

mekanherzamanbulunur

Kahkaha sesleri, açılıp-kapanan kapı sesleri, güvenle yere vurulan ayak sesleri, kuşların cıvıltı sesleri, kedi-köpek sesleri, ezan sesleri, dünyayı inletecek desibelde marş sesleri, klankson sesleri, hafriyat kamyonundan boşalan yükün sesleri, ?arkadaşlar korteji bozmayalım? sesleri, dalgalanan bayrak sesleri, megafonun cızırtılı sesleri? Her biri dış kulağımı yırttı. Çekiç, örs ve üzengimi paramparça etti. Akabinde iltihaplanmaya pek meyilli iç kulağımda tüm gücünü hissettirdi.

O an babam sırtıma vurdu, ‘Yan tarafa geçelim, eski bir dostu gördüm’ dedi.
Ellisini geçmiş, ak saçlı iki adamın kucaklaşmasını gördüm. Şahit olduğum en samimi, en içten, en sıcak sahnelerden biriydi. Dağ dağa kavuşuyordu. Vedat abiydi bu. Babamın gözlerindeki ışıltı vücudumu delip geçiyor, burnumdan çektiğim hür nefesi beyin hücrelerime en kısa yoldan gönderiyordu. Vedat abinin fiziksel varlığı, her bir anıyı tekrar babamın zihninde tazeliyordu.

Babam sırtıma tekrar dokundu. ‘Bak oğlum, binlerce ses arasından şu diyeceklerime kulak ver. Biz Vedat abinle, şantiyelerde aynı odalarda kaldık. Fabrika günlerinde beraber üretim yaptık. Sendika lokalinde çay içerken aynı takımın tarafında saf tuttuk. Beyazıd meydanına, hak aramaya birbirimize duyduğumuz güven sayesinde gittik. Sabahları pastanede böreğe kaşık atarken hiç konuşmazdık, sessizce söz verir gibi işin yolunu tutardık. Oğlum nice güzel manzaralar, kıyıya vuran dalgalar gördüm. Sülaymaniye?de ezan sesi, Haydarpaşa?da son banliyönün varış sesini duydum. Hiçbiri Vedat abinin, ?ben yanındayım? deyişi kadar etkilemedi beni. Sen, sen ol; ailenden arkadaşlık, arkadaşlarından aile kur.’

Taksim Meydanı?na varmıştık. İğne atsan yere düşmez. Mayısın en güzel gününde iki kere sırtıma dokundu babam. Oysa dokunduğu yüreğimdi. Seninle o gün tanıştım baba. Sakin ruhundan katık ettiğin yakışıklı kelimelerinin arasında buldum o sesi. Yer yuvarı yaşanır kılan, coğrafya parçaları değil onları ilmik ilmik işleyen sevginin sonsuzluğuydu. O gün yüreğime ektiğin arkadaşlık tohumu bir bir fidan oluyor. Günlerin bugün getirdiği kıyılarımı gölgelendiren yemyeşil ağaçlardır.

Teşekkürler, Hıdır Ferahoğlu

Şanslı mısınız? Değil misiniz?

Eğer bu sabah hastalıklı değil de sağlıklı uyandıysanız,
haftayı bitiremeyecek bir milyon insandan daha çok kutsanmışsınız demektir.

Eğer buzdolabınızda yiyecek, sırtınızda giysiler, başınızın üzerinde bir çatı ve uyuyabileceğiniz bir yeriniz varsa, bu dünyada yaşayan insanların %75’inden çok daha zenginsiniz demektir.

Eğer bankada ya da cüzdanınızda paranız varsa, dünyanın en varlıklı %8’i arasındasınız.

Eğer başınızı, yüzünüzde bir gülümseme ile dik tutabiliyorsanız ve gerçekten minnettarsanız, mutlusunuz demektir, çünkü çoğunluk bunu yapabilecekken sadece pek azı gerçekleştirmektedir.

“Yazarı bilinmiyor”