Kalbin temizse hikayen mutlu biter!

Etiket: ben neyim (page 1 of 1)

Bir dakikada özgüven ve değer

“Değer” nedir bilir misin?

Ödünç veremediğin, borç alamadığındır.

“Varoluş” başlı başına bir değerdir. Kimsenin üzerine değer koyamadığı, kimsenin üzerinden değer çalamadığı bir hakikattir “varoluş…”

Bu yüzden “değer” kaybedilen, eksilen, verilen, alınan, satılan, el değiştiren bir özellik değildir. Yine bu yüzden “değer”e paha da biçilemez. Değer’in bir fiyatı yoktur, olamaz.

Varoluşun, hakkıdır değer…

Kimsenin biçtiği ya da biçmediği fiyatlarla yükselip alçalamaz.

Konuya biraz daha yakından bakabilmek adına, küçük bir hikaye anlatmak isterim;

Ünlü bir hatip, kalabalıklar karşısındaki konuşmasına 100 dolarlık bir banknotu eline alarak başlar ve “Bu 100 dolarlık banknotu kim ister?” diye sorar.

Sormasıyla birlikte salondaki eller neredeyse aynı anda havaya kalkar.

“Ben isterim, ben isterim…”

“Peki” der hatip. Bu kez 100 doları iyice buruşturduktan sonra kaldırır ve aynı soruyu sorar.

“Bu 100 dolarlık banknotu hala kim istiyor?”

Salonda eller havalanır yine.

“Ben isterim, ben isterim…”

Bunun üzerine hatip banknotu yere atar ve ayakkabılarıyla ezer.  Kirlenmiş banknotu yeniden alır ve kalabalığa göstererek “Hâlâ isteyen var mı?” diye sorar.

Görür ki, havalanan ellerde hiçbir azalma olmaz. Herkes hala kirlenmiş, yıpranmış banknota taliptir.

Konuşmacı, kalabalığa bakarak gülümser ve şöyle der;

“Ne yaparsam yapayım, sizi 100 dolardan vazgeçiremiyorum. Çünkü her ne yaparsam yapayım, 100 dolar, hala 100 dolar. Buruşturarak, ezerek, kirleterek değerini eksiltemiyorum. Gördüğünüz gibi işte hala 100 dolar. Umarım, kendi değerinizin de eksilmeyen bir güç olduğunun farkına varmışsınızdır.”

 

Ben Ney’im

Ney’in hikayesiyle varoluşun gizemi… Ruhun, ilişkilerin, zihnin ve bedenin denge yolculuğu…

“Derdin kendindendir bilmiyorsun derman yine sendedir görmüyorsun koskoca âlem içine yerleştirilmiş, sen hala kendini küçük bir şey mi zannediyorsun?”

hz. ali

Vakti zamanında Avrupa’nın ünlü müzelerinden birinde dünyanın en pahalı elması sergileniyormuş. Gözünü elmasa dikenbir hırsız da aylardır bu taşı çalmanın yollarını arayıp durmuş. Soygunun her aşamasını iyice düşünmüş. İncelikli bir plan yapmış.

Sonunda soyguna çıkmaya karar vermiş ve gece olmasını beklemiş. Uygun saatte müzeye girmiş ve tam da planladığı gibikolayca elmasa ulaşıp çalmayı başarmış.

Bütün kapıları teker teker geçtikten sonra hiç hesaplama- dığı bir güvenlik görevlisi ile karşılaşmış. Adam kulakları sağır edercesine düdüğünü çalıp, diğer güvenlik görevlilerini uyar- mış. Bir panik havasıdır esmiş…

Çok geçmeden güvenlik görevlileri koşup gelmişler. Hırsız durup bekler mi? Koşarak olay yerinden kaçmış. Elinde elmas- la karanlık bir sokağa dalmış, bir de bakmış ki yerde evsiz bir dilenci yatmış, uyuyor.

Hırsız, elindeki elması dilencinin cebine atıp koşmaya de- vam etmiş. Köşeyi döndüğünde bir polisle yüz yüze gelmiş. Hırsızderhal silahına davranmış ama polis ondan daha hızlı çıkmış ve adamı vurmuş. Hırsız oracıkta ölmüş.

Sabah olunca dilenci uyanmış tabii. Eski paltosunda dün- yanın en pahalı elmasının durduğundan habersiz… Cebine bakmakaklına bile gelmemiş. Günler günleri, haftalar haftaları kovalamış ama dilenci cebinde bir hazine taşıdığını bilmeden avuç açıp dilenmeye ve sokaklarda titreyerek uyumaya devam etmiş. Yıllardır üzerinden çıkarmadığı paltosunun ceplerini her zamanki gibi bomboş zannediyormuş.

Aradan uzun zaman geçmiş… Sonunda bir gün dilenci de cebinde elmas taşıdığından habersiz ölüp gitmiş. Üzerindeki kıyafetler de kimsesizler mezarlığına atılmış. Hayatı boyunca dünyanın en pahalı elmaslarından biriyle yaşadığı halde ceple-rine bakmayı hiç akıl edememiş.

Unuttuğun Elması Hatırlatmak İçin Geldim

Hepimizin cebinde belki bir, belki iki, belki de daha fazla sayıda elmas var. O potansiyele sahibiz. Yapabilme ve olabilme becerisini taşıyoruz içimizde. Belki görmezden geliyor, belki de ceplerimizi karıştırmayı akıl edemiyoruz.

Ben sana elmas dolu ceplerini hatırlatmak için geldim. Unuttuğun ya da hiç tanışmadığın parçanı, seninle tanıştırmak için varım.

Sana dengeyi anlatmaya geldim.

Çünkü bu benim hocalarıma verdiğim sözüm…

Sana hocalarımdan öğrendiklerimi ve kendi deneyimlerimi anlatmama izin ver.