Kalbin temizse hikayen mutlu biter!

Kategori: Kıssadan Hisse (page 19 of 22)

Çocukların Bilinçaltını Veliler mi şekillendiriyor?

çocukların bilinçaltı

Bilinç dediğimiz yapı (korteks) tam anlamıyla gelişimini onsekiz yaşında tamamlar. Bütün davranışlarımızın, alışkanlıklarımızın kayıtlı olduğu bir oda düşünelim. Doğduğumuzda bu odanın kapısı tamamen açıktır ve içeriye her türlü bilgi girmektedir. Kapı biz büyüdükçe yavaş yavaş kapanmaya başlar.

Çocuklarda oluşan davranışsal bozuklukların en önemli nedenlerinden biri bilinçaltı kapılarının tamamen açık olması ve velilerin bunun farkında olmaması.

Mesela evinizde eşinizle bir kavga etmiş ya da bir arkadaşınıza telefonda küfür etmiş olabilirsiniz. İki gün sonra bu olayı unutursunuz, çünkü bilinçli olarak düşünür, abarttığınızı ya da o an gereksiz öfkelendiğinizin farkına varırsınız. Ama bilinçaltı kapısı tamamen açık olan çocuğunuz o olayı unutmaz ve benzer olaylarda yeni yüklemeler yaparak bunu davranışsal bozukluğu dönüştürür.

Bu yüzden çocuklarınızın yanında davranışlarınıza daha dikkat edin. Onlar sizin kadar bilinçli değiller ve tüm kayıtları bilinçaltına gidiyor.

Bilinçaltı tüm yaşananları koruma amaçlı kaydettiği için, benzer olayda vücudu hemen harekete geçirip tehlike var sinyali vermeye başlıyor. Biriken tehlike sinyalleri bazı arızalara sebep oluyor.

Çocuklar, bizim eserimiz…

Soru: Çocuklar her şeyi kayıt edip tehlike olarak mı algılıyor, o zaman yandık?

Cevap: Herkesten gelen şeyleri değil, otoritelerden (anne-baba-öğretmen) gelenler ve yoğun içerikli duygusal olayları kaydediyor.

Hakan Mengüç – 12 Kasım 2012 – 11:50

(Not: Bu yazılanlar Hakan Mengüç’ün sadece şahsi görüş ve fikirlerini yansıtır. Asla hekim önerisi değildir.)

bilincalti_cocuk

Alışkanlık Değerlendirme Testi

Zihinsel Ders 1

Soru: Değiştirmek istediğim bir davranışım var, geçmişte bazı davranışlarımı kolayca değiştirmiştim bazıları daha zor, şimdi değiştirmek istediğim davranışımın zor mu kolay mı olduğunu nasıl anlayabilirim?

Cevap: Şimdi seninle bir test uygulaması yapacağız, böylece bu davranışı değiştirmenin bilinçaltın açısından kolay mı, zor mu olduğunu anlayacaksın.

Sana bazı sorular soracağım ve bu soruların cevapları ile bazı puanlar alacaksın, sonra hepsini toplayacağız. Sorulara doğru cevap vermelisin.

 

Alışkanlık Değerlendirme Testi

1) Değiştirmek istediğin bu davranışı kaç yıldır sürdürüyorsun?

0-10 yıl ise=1 Puan

10-20 yıl ise=2 Puan

30-40 yıl ise= 3 Puan

40 yıl üstü= 4 Puan

 

2) Bu alışkanlığı seviyor musun?

Evet: 1 Puan

Hayır: 0 Puan

 

3) Bu alışkanlığı değiştirmek istiyormusun, yoksa değiştirmek zorunda olduğun için mi değiştirmek istiyorsun? (Ya da bir zorlama sonucu mu?)

Evet: 2 Puan

Hayır: 0 Puan

 

4) Değiştirebileceğine inanıyor musun?

Evet: 0 Puan

Hayır: 1 Puan

 

5) Bir ila beş puan arasındaki skalada mutluluk dereceden kaç olurdu? (1 mutsuz, 5 çok mutlu)

1-2= 2 Puan

3= 1 Puan

5= Eksi 1 Puan (toplam puandan düşülecek)

 

Test Değerlendirmesi

Puanınız 0-2 arasında ise, değişim sizin kolay olacak.

3-5 arasında ise, değişim için iradenizi de kullanmak zorunda olacaksınız, zaman zaman zorlanacaksınız.

6-8 arasında ise, zorlu bir serüven için kararlı ve iradeli olmalısınız.

8 ve üstü, değişim bir çok yöntemi aynı anda kullanmalı, iradenizi kullanmalı ve tek bir noktaya odaklanmalısınız, aksi takdirde eski alışkanlığa kolayca dönebilirsiniz.

 

Chi, Enerji, Kuantum, Spiritus vs.

Bugün düşüncelerimizin bedenimiz ve zihnimiz üzerindeki etkisini ne kadar önemli olduğunu daha iyi biliyoruz.

Enerji ve buna benzer konuları açıklama konusunda daha fazla doneye sahip oluyoruz.

Eski Çinliler ona chi derlerdi, Romalılar spiritus, Hindular prana, Sufiler bir ben vardır bende benden içeri olarak tanımlamışlardır.

Ateş Yürüyüşü semineri öncesi yaptığım konuşmadan bir kesit;

 

Gangnam Style’in Etkisi

Park Jae-Sang, Güney Koreli şarkı ve söz yazarı.
Gangnam Style şarkısı ile ile tüm dünyada fenomen haline geldi.

Youtube’da en çok beğenilen şarkı olarak Guiness Rekorlar kitabına girmiş.
6 Ekim 2012 itibari ile videosu Youtube’da 381 milyon kişi tarafından izlenmiş.

 

Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, bir müzisyenin yarattığı bir farklılık tüm dünyada inanılmaz bir karşılık görebiliyor.

Ben aşağıdaki videoyu izledikten sonra bu yazıyı yazmaya karar verdim, siz de bir göz atın derim.

Kaybettiğinde Oradan Aldığın Dersi Hiç Bir Zaman Kaybetmezsin

– Bir kitap okudum, çok etkilendim ama hayatım değişmedi dedi;
– Ben de ona, bir hafta vitamin alıp, sağlıklı beslenmekle bedenin ve sağlığın tamamen değişir mi? dedim.
– Hayır, dedi.
– Bir gün eğitime katılmakla, bir kitap okumakla hayatın değişmez. Hayatın boyunca sağlıklı olmak için her gün sağlıklı beslenmelisin. Hayatın boyunca sağlıklı bir zihne sahip olmak içinse her gün zihnini senin için yararlı kitaplar, yararlı bilgilerle beslemelisin. En önemlisi de yararlı bir çevre edinmelisin.
Neyse ki eğitimlerime katılanlar için sürekli iletişimde olacağımız bir grup var artık.
Ama unutma, o yolda sen yürüyorsun ve kimse senin için o yolda yürüyemez. Seçimler sana ait.
Bazen kaybedersin ama korkma, kaybettiğinde oradan aldığın dersi hiç bir zaman kaybetmezsin!

Hakan Mengüç – 10 Eylül 2012

Ateş Yürüyüşü Semineri

Ateş Yürüyüşü binlerce yıldır çeşitli kültürlerde yapılan bir ritüeldir. Kimileri onu korkularını yenmek için, kimileri potansiyellerini tekrardan farketmek için kullanır.

Kemal İslamoğlu ve ben 200 kişiye liderlik yapıp 450 derece ateş üstünde yürüttük.

Kendi ekibimle sık sık yaptığım ateş yürüyüşünde, her seferinde ben de pozitif bir heyecan duyuyorum.

İnsan derisi 80 derecede deforme olurken, biz 450 derecede yürüyoruz.

Bilinçaltımız genelde değişimi güçlü bir deneyimle çok daha kolay kabul ediyor ve kalıpları yıkılıyor.

Bir gün beraber bu deneyimi yaşamak dileğiyle..

Ateşi yaktık bekliyoruz.

 Ateş köz haline geliyor. Hazırlanıyorum, çünkü ilk ben yürüyeceğim.

 Hazırım artık.

Şimdi sıra onlarda…

Korkuyu cesarete çevirme zamanı… Cesaretin ‘C’sini çıkardığında geriye ne kalır?

Ateş yürüyüşü öncesi enerjiyi hissediyoruz.

Ateş yanarken.

Uyanın ve Hayal Kurun 1

(Not: Bu yazı dizisini 2008 yılında Pekin Olimpiyatlarını izlerken yazmıştım, fakat bu sitede paylaşmamıştım)
Biraz önce Pekin Olimpiyatları 10 bin metre bayanlar koşusunu izledim. Onları inceledim, nasıl durduklarını, nasıl hazırlandıklarını, koşarken nasıl yüz ifadesi takındıklarını… Bizim atletimiz Elvan daha 3 bin metrede belli etmişti kendini, duruşu sağlamdı ve güçlü bir şekilde koşuyordu. Dile kolay 10 bin metre… Elvan konusunda yanılmadım, son iki tura geldiğinde birinci sıraya geçmişti ve arkasında da Etiyopyalı bir atlet vardı. Elvan öndeydi ama Etiyopyalı atletin birinci olacağı belliydi, müthiş bir yüz ifadesi vardı, belki çok yorulmuştu ama yorgunluğunu asla belli etmiyordu. Elvan ise ikinciliği garantilemişti çünkü üçüncü olanla arasında 70 metre vardı ama belli ki birinci olmasına rağmen yorgun düşmüştü. Sunucu Elvan’ın birinci olacağını söylüyordu ama biraz fizyoloji (gözlem) uzmanı olsanız (ya da olimpiyat uzmanı, lakin o bayan favori gösteriliyormuş ben bilmiyordum) Etiyopyalının birinci olacağını anlardınız. Son 500 metreye gelindiğinde beklediğim oldu, Etiyopyalı müthiş bir depar attı ve 15 metre farkla birinci oldu. (Resimleri yazının sonunda görebilirsiniz.)

32 atlet vardı. Elvan ve sanırsam ilk 10 bayan en az 5-6 kişiye tur bindirdi. Biliyoruz ki bu atletlerin çalışma süreleri hemen hemen aynı. Mutlaka bazıları daha çok antrenman yapıyor ama olimpiyata hazırlanan sporcular sınırlarını sonuna kadar zorluyor. Peki ne oluyor da aynı saat süreler çalışmalarına rağmen bazıları birinci oluyor bazılarına tur bindiriliyor. Acaba uyguladıkları başka taktikler mi var?

 

Kesinlikle… Peki bu taktikler neler? Bir sürü var ama en çok kullanılan zihinsel prova teknikleri..

Şimdi biraz bu teknikler hakkında bilgi edinelim. Bunu bildiğim kadarıyla Amerika, Çin, Almanya, Kanada ve bazı Avrupa ülkelerinin sporcuları ciddi bir şekilde uyguluyor. Ve şu an ki madalya sıralaması da şöyle…

1-) Çin
2-) ABD
3-) Almanya

Tesadüf mü? Hiç sanmıyorum?

O zaman biraz inceleyelim şu teknikleri…

Muhammed Ali bu tekniklerin ustası olarak bilinir. Dünya Ağırsıklet Boks Şampiyonu George Foreman ile maçına 7 hafta kala ringde kendi kendine saatlerce Foremanla hayali olarak dövüşürmüş. Onu sıkıştırdığında ne yapacağı, nasıl devireceği vs. vs. Her ayrıntıyı gözünde canlandırırmış. (Kaynak: The Intention Experiment – Lyne McTaggart)

Ayrıca Ali maçtan önce çalışmasına ek olarak, bilinen bütün motivasyon tekniklerini uyguluyordu. Motivasyon demişken hemen bir şey anlatmak istiyorum. Atina Olimpiyatlarında Yunanistan Amerika ile yarı finalde basket maçında karşılaşıyor. Olimpiyat Atina’da olduğu için büyük bir motivasyon Yunanistan’ın üzerinde, binlerce seyircileri var. Ama karşılarındaki de rüya takım. Neyse sonunda Yunanistan rüya takımı yeniyor ve eliyor. Ve şimdi iki takım Pekin Olimpiyatlarında da karşılaşıyor ve Amerika 92-69 gibi bir farkla Yunanistan’ı mağlup ederek çok kolay bir maç çıkarıyor. Çin’in de madalya sıralamasında neden birinci gittiğini anlamışsınızdır sanırım.

Neyse biz Muhammed Ali’ye geri dönelim. Tüm motivasyon tekniklerini kullanıyor demiştik ve hatta buna ek olarak gazetecilere rakibini yendiğine dair şiirler bile okuyordu.

Archie Mora
Ne yapsa
Yere yapışacak
Dördün sonunda

Şimdi Clay sağını salladı
Pek de olmadı ama
Koca yumruk savurdu ayıyı
Doğrudan ringin dışına

Ayrıca herkesin içinde ‘En büyük benim, en büyük benim’ diye bağırışlarını da unutmamalı…

Öte yandan Muhammed’in karşılaşacağı Foreman çok güçlü birisiydi ve sadece iki maç önce yumruğu ile birisini öldürmüştü. Ancak Muhammed maçın sonucunu kafasına yazmıştı bir kere, sürekli maçın sonucunu soran gazetecilere ‘Kuvvetli bir yumruğu var ama vuramaz’ diyordu. ‘Foreman sadece insanları yere iter. Yumrukları çok yavaş, bir senede ancak hedefine ulaşır. Bu boks tarihinin en büyük bozgunu olacak’ diyerek kendinden eminliğini kat kat artırıyordu. Ve maçın sonunu siz tahmin edin.

Muhammed’in başka hünerlerinden biride cebinde oyuncak goril taşımasıydı. Sık sık televizyonlarda cebinden çıkarıp ‘Heyecanlı ola, kanınız dola, yeneceğim seni gorile, geldiğimde Manila’ya? diyordu ve küçük gorili yumrukluyordu.

Bunun yanında Ali kafasında maçın her anının provasını yaparak zihinsel provalar yapıyordu. Bacaklarındaki yorgunluğu, bedeninden akan teri, böbreklerindeki acıyı, fotoğrafçıların flaşlarını, kalabalığın çığlıklarını ve hatta Fraizer’a karşı zafer kazandığında hakemin galip geldiğini belli eden kolunu kaldırdığını anı tekrar tekrar canlandırıyordu. Bedenine maçı kazanması için emir gönderiyor ve bedeni de bu emirleri uyguluyordu. İşte gördüğünüz gibi, bir Ali kolay kolay yetişmiyor ve Ali olmak sadece çalışma ile olmuyor.

Biliyor muydunuz?

Muhammed Ali 11 maçında, maçtan önce kaçıncı raunda nakavt edeceğini söylemiş ve tamamen tutturmuştur. Bu yüzden de, ?Bu adam bunu nasıl bilebilir? diye bağlı bulunduğu spor federasyonu tarafından soruşturma geçirmiştir.

devamı gelecek…

İş ve İstihdam Fuarındaki Konuşmam

Doğu Marmara İş ve İnsan Kaynakları Fuarına konuşmacı olarak davet edildim. Sahnenin açık bir yerde olması benim içinde farklı ve öğretici bir deneyim oldu. İlgi ve alakalarından dolayı Fuar Organizasyon Sorumlusu Erol beye, İzmit Belediye başkanı ve İş-Kur bölge müdürüne teşekkürlerimi iletmek istiyorum.

Faydamız olduysa ne mutlu bize.

Rambo – Sylvester Stallone Nasıl Başardı?

‘Başarılı insanlar en çok engelleme ile başa çıkanlar, en çok hayır cevabına dayanabilenlerdir’ diyor Anthony Robbins.

Pek çok insan film yıldızların bulundukları yerlere kolayca geldiğini düşünür ama işin aslı öyle değildir.

Rambo ismini sanırım duymuşsunuzdur. (ya da efsane Rocky Balboa’yı) Slyvester Stallone cast (oyunculuk) ajansına başvurduğunda ‘Hey sen tam bizim aradığımız bir insansın, gel sana rol verelim’ mi dediklerini düşünüyorsunuz. Hayır, tam aksine bir çok oyunculuk ajansı onu itici buldu bir çoğu listesine bile almadı. Bağlantılarını güçlendirerek 1.000’e yakın yere başvurdu ve sonunda  kendini farkettirdi.

Her reddedilme bizi kolayca yıkabiliyor. Ama kendimize güveniyorsak ‘hayır’lar bizi etkilememeli, zira altının değerinden sarraf anlar. Fakat sarraf bizi bulmaz, biz sarrafı bulmalıyız.

Stallone’de hem yönetmenlik gözü hem yazarlık yeteneği hem de oyunculuk vardı ama bunu farkedecek bir sarraf bulması tabii ki de kolay olmadı. Profesyonel olarak oynadığı ilk film ‘Bananas’‘dı. Fakat istediği filmi çekebilmesi için 5 yıl uğraştı ve Rocky filmiyle bir dünya starı oldu. 6 seriden oluşan Rocky filminin hepsini kendi yazmış ve ilk film hariç diğer bütün serilerin yönetmenliğini kendisi yapmıştır.. Dikkat ederseniz Rocky fimleri serisinde de sürekli çalışmanın, vazgeçmemenin, zor şartlar altında başarabilmenin önemini anlatmıştır. Hatırlıyorum da ne heyecanla izlerdik. Rus boksör pahalı ekipmanlar ve spor aletleri ile çalışırken, Rocky sokaklarda koşup, ilkel aletlerle çalışmalar yapıyordu.

İnsanlara hiç bir şeyin kolay kazanılmadığını ve çok çalışma ile kazanabilineceğini söylediğimde bazen moralleri bozuluyor ama şunu unutmayın, insan bedelini ödediği şeyden mutlu olur.

Aynı zamanda şunu da unutmayın, kaybettiğinizde oradan aldığınız dersi hiçbir zaman kaybetmezsiniz.

‘Beklersen sadece sana geleni alırsın, eğer gidersen, istediğin her şeyi…’

Kendinize çok iyi bakın. Bir gün farkedilmeniz ve kendizi farkettirmeniz dileğiyle…

Rambonun hikayesinin uzun versiyonunu İngilizce dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz.

Web Sitesi Olanlara Tavsiyelerim

Blog yazmaya Blogger’da 2008’de başladım, daha sonra 2009’da bu siteyi kurup devam ettim.
Bugün sizlerle kendi tecrübelerimi paylaşmak istiyorum. Çünkü hiç bir yerde reklamım ve kitabım yokken sadece yazılarım sayesinde beni Türkiye’nin her yerinden tanıdılar, televizyon kanalları davet etti, üniversiteler seminerlere çağırdı.

Peki ben nelere dikkat ettim?

1) Paylaşımcı oldum, bilgilerimi kendime saklamadım. Ya da kişi bu bilgileri öğrenmek için illa benim seminerime gelecek demedim. Bildiğim, okuduğum her şeyi elimden geldiğince paylaştım, bu da insanların benim karakterimi, iyi niyetimi anlamasını sağladı.

2) İnsanlara faydası olacak şeyler paylaştım. Yani paylaşımcı olmanız yetmez, paylaştığınız şeylerin insanlara bir faydası olmalı. Mesela ‘X Tekniğini kullanarak sabahları nasıl erken kalkarsınız?’ ‘Konsantrasyonunuzu toplamak için Y tekniği nasıl kullanılır?’ gibi… İnsanlar ilk önce kendilerini önemserler ve onlara faydası olacak yazıları okurlar. ‘Sağlık hakkındaki düşüncelerim’ başlığı ilgi çekmezken, ‘Sağlığınızı korumanın 4 yolu’ başlığı çok ilgi çekecektir.

3) Sitenizin konusu ile alakalı paylaşımlar yapın. Yani sitenizin konusu Başarı ise, Cımbızla yumurta nasıl kırılır? başlığı Google’ın kafasını karıştıracaktır, çünkü Google sizi bir kategoriye koymak amacı taşır. Ama ‘Cımbızla yumurta kırmanın başarı ile olan bağlantısı’ başlığı ve içeriğin başarı ile bağdaştırılmısı bir sorun yaratmaz, hatta daha çok ilgi çekecektir. Başarıya Ulaşmak İstiyorsanız Bambu Ağacı Yetiştirin yazım buna bir örnektir ve epey yorum almış ve bir çok sitede paylaşılmıştır.

4) Sade tasarım, güzel Türkçe… Sitenizin görüntüsü sizi yansıtmaktadır. Yakın bir zamana kadar sitemi kendim kontrol etme isteğimden ötürü sitem çok karışık görünüyordu ki, basitleştirdik. Siteniz ne kadar sade gözüküyorsa o kadar rahat gezinebilir hale dönüşecektir. Örnek Google‘ın ana sayfası. Aynı zamanda benim en çok dikkat ettiğim konu da yazım hataları. Özellikle sitenize bilgili insanlar girdiğinde yazım hataları sizi çok acemi gösteriyor. İlk yazılarımda sadece bir iki hata olmasına rağmen bir çok eleştiri almıştım. Yazım hatalarını düzeltmenin en iyi yolu yazınız bittikten sonra yazınızı 3 defa tekrardan okumak.

5) Twitter, Facebook ve diğer sosyal ağları sitenizle entegre etmeniz, yazdığınız yazıların buralarda paylaşılmasını sağlamaktadır. Aynı zamanda sizin de Facebook ve Twitter’ı aktif olarak kullanmanız sitenizin geleceği için çok önemli.

6) Son olarak da benim her zaman seminerlerde de anlattığım modelleme yolunu kullanmak. Sizin alanınızdaki çok başarılı siteleri inceleyerek onların stratejilerini modelleyebilirsiniz.

Gelecek internet dünyasında… Şimdiden yerinizi alın.

Bir başka yazıda da sitenizin tanınırlılığını artırmak üzerine yazı yazacağım, o zamana kadar Brendon Burchard‘ın Mesajınız Var! kitabını okumanızı öneririm.

  • 8 Mayıs 2012 – Hakan Mengüç

Başarının X Faktörü

Başarının X Faktörü

Success Magazine Amerika’nın en başarılı insanlarının hayatlarını inceleyen ve Amerika’nın kişisel gelişim alanında en etkili dergilerinden birisi. Darren Hardy ise Success Magazin’in yayıncısı…

‘Siz kendi evreninizin ortasındasınız, dünyanın geri kalanı sizin etkilerinize tepki verir. (Para, kariyer, ilişkiler vs.) Nereye bakarsanız bakın, merkezde olacaksınız.’ diyor Darren Hardy, şimdi sizi aşağıdaki konuşma ile başbaşa bırakıyorum.